Ayrıca biz, Kartal Belediye Başkanlığı 5393 sayı gereğince kendi hemşerilerime tarihi turizm ve kültüre ulaşabilmek açısından, olabilecek bir iştir. Bu yüzden ileriye dönük projelerimiz arasında bir çok kültürleri tanımak ve paylaşmak vardır. 

Bulunduğum sorumluluk noktası kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’le dayanışma noktasıdır. Biz kartal belediye başkanımızı ve Kartal belediyesini konuşarak siyaset yapmayız. Olumlu bir zeminde onu olumlayarak ve destekleyerek, güç katarak olumlatmak sorumluluklarım içerisindedir. Dolayısıyla bu konuda sağda solda sarf edilen küçük cümlelerin muhatabı değilim. 

İmza toplamalar ve arkasındaki amaç

Örgüt içinde bu yakın zamanda, bir kısım partili arkadaşımızın imza toplama gibi bir hamleleri oldu. Beni buraya getiren demokratik değerlerin yerli yerine oturtulabilmesiydi. Bu nedenle hiç kimseye tavizim yoktur. Bunun bilinmesini isterim herkes bilmelidir. Bana karşı çıkan şahıslar Kartal’da bilinen şahıslardır. Bundan önce kongrede de göreceğiniz gibi bir mahalleden en fazla iki delege filan olmuştur bundan daha fazlası olmamıştır. Şimdi her mahallen delegasyonu o mahallenin o mahallede oturan malum şahıslardır. Dolayısıyla önümüzdeki dönem bakımından da, belediye meclis üyeliği gibi yerlere gelecek olan insanların bu örgütün iradesiyle ortaya çıkacaktır. 

Ben buralara yılların birikimiyle geldim, ellerim ceplerimde değil, kimseye ne bir şey vaat ettim ne de hakkını yedim. Benim tek prensibim parti politikasıdır. Partide yeni insanların öne çıkmasına ihtiyaç var fakat bunun için kendilerini yetiştirmeleri ve birikimlerinin üzerine yürümelidirler. 

Kartal Gazetesi üzerinden partililere bir çağrıda bulunmak istiyorum; belediye başkanları, ilçe başkanları, delegeler bunlar geçici şahıslardır. Esas olan partinin kendisidir, prensipleridir. Ve herkesin şahıslara değil partinin ipine sarılmasını söylüyorum. Biz bundan sonra halkımızın da desteğiyle Türkiye’yi yeniden sosyal, demokrat bir düzeye getireceğimize inanıyoruz. 

M.S. Akdoğan: Belediye Başkanı Altınok Öz, bu güne kadar 170 proje uygulamıştır, bunlardan kaçını örgütünüz biliyor?

Av. K. Gök: Başkanımızın birçok projesi olmuştur, fakat bunların hepsinden örgütümüz haberdar değildir. Tabii ki biz bu projeleri örgüte bildireceğiz. Bilgilendirirsek seçmene ulaşmamız adeta bir dalga etkisiyle seçmen üzerinde etkili olacaktır. 

Soru: Seçim yaklaşıyor, Sayın Altınok Öz’ün seçilme şansı ne kadar?

Kamer Gök: Doğrusunu söylemek gerekirse başkan şu anda aday olarak gözükmüyor. Yani şu anda fiilen olmayan bir şey üzerine konuşamayız. Benim bulunduğum nokta sorumluluk noktasıdır. 

M. S. Akdoğan: Kartal’da yapılan 19 mayıs yürüyüşü ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

AV. Kamer Gök: Bir kaç partili sayın belediye başkanıyla ilçe başkanıyla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Sayın belediye başkanıyla ben kriz noktasında kalmam, eğer bunu bekleyen varsa boşuna hayal kurmuş olur. Bu yürüyüşlerden çıkarmamız gereken sonuç şudur; bizler özellikle de belediye başkanımız halkla iç içe olmayı, elimiz cebimizde gezerek değil de, iş yaparak halkın gönlünü fethetmeyi amaçlıyoruz. O yüzden olumlu bakıyorum başta da dediğim gibi. 

M. S. Akdoğan: peki, dış politika konusunda düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Av. K. Gök: Biliyorsunuz bizim dış politikadan sorumlu şahıs hoca. Hocalarda da enteresan şeylerden biri, eski Osmanlı politikası üzerine dış politikayı ele almayı düşünüyor. Ama bu onların amaçladıkları doğrultuda da gerçekleşmiyor. Örneğin Suriye, Irak meselesi proje edilmesi meselesi onlardan bağımsız dış politikaların etkisi altındadır. Hani bir deyim vardır. Biri eline salatalık aldığı zaman herkes tuz alıp koşar diye. Bunlar da biri salatalık yiyor bunlar da ellerinde tuz koşuyorlar. Bizler komşularımız üzerinden hiçbir zaman rejim ithal etmedik. Ama artık bu politikadan geriye bir hiç kaldı. 

İsrail’e “one minitue” dedi şimdi Suriye üzerinden İsrail ile anlaşma yapıyor. Ama her halükarda Türkiye bu sürecin dışındadır. Başbakan yaptıklarıyla baş başa kalacaktır. Kadim dış politikamız "Yurtta sulh, cihanda sulh" şiarıyla ülkemizi yönetmeliyiz. Biz tabi Suriye'deki devlet modelini onaylamıyoruz. Ama en nihayetinde oradaki çözümü üretecek olan kendi halkıdır. O da sandıktır, demokrasisidir, kendi kültürüdür. O noktada yürürler ve sonuç üretirler. Neden Sayın başbakan iki de bir koşup Körfez ülkelerine gidiyor? Suriye'ye, Suudiarabistan'a, Körfez ülkelerine, Katar'a. Oraları kim yönetiyor. Orda demokrasi mi var? Niye oraya rejim olarak çekmiyor. 

M. S. Akdoğan: Bir de son günlerde gündemdeki Reyhanlı olaylarını yorumlamanızı istersek neler söyleyebilirsiniz? Bir de CHP'nin Kürt açılımıyla ilgili görüşleri nelerdir?

Av. K. Gök: CHP'nin Kürt meselesi ile ilgili açılımı, yani algılar önemlidir. AK Parti CHP'nin medya üzerinden olumsuz bir izlenim bırakmasına çalışıyor. Ama bizim geleneğimiz öyle değildir. Bize göre Kürtler her şeyden önce bu bölgede yaşamış kadim bir halktır, çok eski bir halktır. Kendi geleneklerini, sosyolojik kültürünü, dilini, örf-âdetini yaşamak hakkı çok önemli, özellikle kutsal bir haktır. Tabi hukuk gereği olarak böyledir, evrensel hukuk gereği olarak da böyledir. Semavi dinlerde ırk esası üzerine devlet örgütünü öngörmemiştir. CHP zaten bir ırk esası ve soy esası üzerine devlet öngörmemektedir. Ancak bu işleyen sürece yönelik kaygılarımız var. Genel başkanımızın da ifade ettiği gibi "ne görüşüyorsunuz? Bu mesele en nihayetinde sayın başbakanla bir Kürt lider arasındaki bir mesele değildir. Bu 76 milyonu ilgilendiren bir meseledir. Bu mesele açık konuşulmalıdır. Demokratik parlamenterlere açıklanmalıdır. Hukuk parlamenterine taşınmalıdır, görüşülmelidir. Bunun dışında bir çözüm modeli olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde iki kişi anlaşarak halkları bir arada tuttuğu, hukukun olmadığı, demokratik parlamenterin olmadığı birleşme dünyanın hiçbir yerinde olmamıştır. Bizim ısrarla söylediğimiz, özellikle de sayın genel başkanın da dediği "bunu hukuk parlamenterine yönlendirmesidir." Demokratik parlamenter nedir, bunları Türkiye halkı bilmek durumundadır. Parlamentoya ne taşıyacaksınız bunu herkes bilmelidir. 

M. S. Akdoğan: Peki yeni anayasa referanduma gidilecek mi, kabul edilecek mi?

Av. Kamer Gök: Bu konuda sıcak bir gelişme var. Sayın Başbakan ABD'de ifade ettiği gibi" önümüzdeki Mart ayında 3 tane seçim yaşayacağız, sandık kuracağız" diye. Ben onu mümkün görmüyorum. Tabi ki, bunun siyasi naturası o değil. Sayın Başbakan değim içinde mümkündür, şöyle mümkündür; Mart'ta yerel seçim olacaktır, ikinci bir anayasa mutabakatı BDP ile beraber 330 oyunu yakalayarak, yapabilirse, tabi bunu yapabilmesinin de bir tek koşulu vardır yalnız, sayın başbakanla BDP'nin sayın başkanının bir araya gelerek "biz anlaştık" demesiyle değil. Mümkün olan şey şudur, Siyasi partiler kurulu ve ya anayasada yenileşme konusunda bir mutabakat ya da bir çalışma masanın üzerine gelirse, parlamentoya taşınırsa BDP'den oy alabileceklerdir. Öbür türlüsü mümkün değildir. Dolayısıyla pek mümkün görmüyorum ben bunu. Önce oturup bu konunun üzerinde mutabakat yapmaları gerekmektedir, parlamentoya taşınacak yasaların gelemsi lazım, BDP'nin o zemine gelmesi lazım. Başka türlüsü mümkün değildir. Yani bizi bekleyen yerel ve Cumhurbaşkanı seçimleridir. Bu süre içerisinde 330 oyu yakalayıp dediğim bu yasal değişiklik meselelerini de Parlamentoya taşıyıp BDP ile mutabakat yaparlarsa bir referandum kapısı açılabilir. Çok az ihtimalle olmakla birlikte açılabilir demek istiyorum. 

M. S. Akdoğan: Akil İnsanlar sürekli tepki görüyorlar, bununla ilgili söylemek istedikleriniz nelerdir?

Av. K. Gök: Şimdi, Akil İnsanlar meselesi;  bu başbakan bu meseleyi çözer diye konuşuyorlar. Ülkede bir kısım bu söylenenlere inanmıyor, bir kısım da Akil İnsanlar ekibine karşı. 

M. S. Akdoğan: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey veya örgüte bir çağrınız var mı?