Oynanan Demokrasi oyunu aldatmak ve kullanılmak üzerinedir

Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Metin Ağırman kaleme aldığı yazısında "Oynanan Demokrasi oyunu aldatmak ve kullanılmak üzerinedir" dedi.

Oynanan Demokrasi oyunu aldatmak ve kullanılmak üzerinedir
Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Metin Ağırman yazısında ;


Yıllardır demokrasi söylemleriyle nutuklar atılır.  Sözüm ona Demokrasinin yerleşmesi için  yasalar  çıkarılır, paneller, konferanslar düzenlenir. Partiler siyasi manifestolarını demokrasinin yerleşmesi üzerine yaparlar. Parti programları hep demokrasinin işletilmesi için önermelerde bulunurlar.  Partiler iktidar olduğunda gerçek demokrasinin var olması için neler yapacaklarını beyan ederler.  . Peki ülkemiz demokrasisi hangi düzeyde.



Halk demokratik haklarını kullanmada hangi aşamaya gelmiştir?



Bugün ülkede bir kaos var.  Bir baskı var.  Güçlünün her  yerde güçlü olduğu  hissedilir derce de… Geçen yazımda da belirtmiştim.  Her şey iki dudak arası ya varsın, ya yoksun. İşte bizdeki demokrasi  anlayışı iki dudak arasına yerleşmiş durumda, bu her yerde böyle. 
Ülkede üstünlerin, seçkinlerin,  elitlerin denilerek yaratılan kavram karmaşası içinde sanki yıllarca Türkiye Cumhuriyetini yönetenler bir kesimmiş gibi, özelikle laik demokratik sosyal hukuk devletini var etmeye,  yaşatmaya çalışan, onu korumaya çalışan, çağdaş, sosyal demokratları ülkenin olumsuzluklarının sebebi gösteriyorlar.    Bilinmeyen bir güç kin ve nefretle hıncını alıyor. Türkiye’yi yöneten kadroları bir şekilde tekleştirmek, kendine benzeştirmek istiyor.  Bunun içinde her yol mubah deniliyor.12 Eylül referandumu ile 12 eylül Anayasası hakkında hukukçular  ne diyor, ona bir bakmalıyız.   Ortaya çıkan sonuç üstünlerin hukukundan,  Adalet Kalkınma Partisinin üstünlüğüne geçildi. Adaletin üstünlüğü artık tartışılır oldu. Bugün varsın, yarın yosun.  Basında çeşitli kurumlarda konuşmak yazmak suç oldu.  Hani herkes düşüncesini özgürce ifade edecek ve özgürce inanancını yaşayacaktı.   



Öncelikle halkımız şunu iyi biliyor Atatürk Cumhuriyeti kurup devrimleri peş peşe sıraladığında, bu devrimlere karşı onlanlar başlangıçta sindiler. Aynı partide yani meşhur tek parti dedikleri dönemde parti içinde bulundular. Partiyi yönettiler. Çok partili sisteme geçildiğinde sanki hiçbir şey yapmammışlar gibi tek parti dönemi dedikleri o denemi ataşe verip yakmaya çalıştılar. Ben o dönemin haklı ve haksız olma noktasında değilim. Siyasi zihniyetin Türkiye’de neleri dejenere ettiğine baktığımızda, demokrasinin  amaçlara ulaşmak için bir araç olduğu,   bu yolla  ülke insanlarının  maddi ve manevi  her türlü  değerlerinin  dejenere edilerek kullanıldığını görmekteyiz.



1980 Askeri müdahalesi sonrası kabul edilen 12 eylül Anayasası  2820  sayılı Siyasi partiler kanununda  ön seçim yeniden aday belirleme  yöntemi  olarak benimsenmiş iken.  Meşhur özal dönemi  siyasette  tek  kişiye dayalı siyaset yapan adam  iktidara geldiğinde  tek adam olmak adına   1986 yılında yaptırdığı  değişiklikle Milletvekili adaylarının belirleme yöntemi olarak siyasi partilere Merkez yoklaması, aday yoklaması ve ön seçim yöntemlerinden birini seçme imkânı verilmiştir.  Demokrasinin milletin kendi temsilcilerini belirlemede özgür olması anlamına geldiğini kabul ettiğimizde, seçmenlerin yalnızca merkez ve lider tarafından kendisine sunulan adayı seçmesi değil,  adayın belirlenmesinde de söz sahibi olması gerekir. Özellikle geniş bir seçmen kitlesinin katılımıyla yapılacak milletvekili adaylığı tespiti gerçek demokrasinin vaz geçilmezidir. Halkın büyük bir kısmı bu istemi sokakta işte ve yaşamın her alanında yinelemekte ve artık kullanılmak istememektedir. 
Partiler gerçek demokrasinin yolunu açacaksa; bu sese kulak vermelidirler.    

2011 HAZİRAN  METİN AĞIRMAN 


Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2013, 11:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17