Mahmut Toptaş, Köşesinden yazdığı makalesinde önemli konulara değindi. 

365 gün her gün bize uğrayıp geçiyor. On iki ay da bizi devamlı olarak ziyarete geliyor.

Ramazan ayı on bir ay sonra gelmek üzere şimdilik bizden ayrıldı ama geride çok güzel şeyler bıraktı.

Toplu eğitim kampından yeni çıkmış gibiyiz.

İslam milleti olarak Cumhurbaşkanından çobanına kadar hepimiz aynı kitabı/Kur'an-ı Kerim'i baştan sona hatmettik.

Sabahın sahurundan akşamın gün batımına kadar millet olarak kendi yemeğimize el değmeme eğitiminden geçtik.

Kendi ekmeğimize bile el uzatmadığımızdan başkalarının malına el uzatmama eğitimini tamamladık.

Kendi eşimize bile oruçlu iken uçkur çözmeme eğitiminden geçtiğimizden on bir ayı boyu harama uçkur çözmeme alışkanlığı edindik.

Bir ay boyu her saat ve saniyesinde dilimizi yalandan, gıybetten, iftiradan, çirkin sözlerden uzak tutarak kendimizi iyi sözlere alıştırdık.

On bir ay boyunca kötü sözlere yer vermeme melekesi kazandık.

Bu melekemizi on bir ay devam ettirmemiz gerekir.

On bir ay yine kitap olarak Kur'an-i Kerim'i okumaya ve neyi nasıl yapacağımızı ondan öğrenmeye devam edeceğiz.

On bir ay dilimizi yalandan, midemizi haramdan uzak tutacağız.

Ramazan ayında kimsenin gıybetini yapmadığımız gibi iftiradan kanserden kaçar gibi kaçacağız.

Kimseye haksızlık yapmamaya dikkat edeceğiz.

İşveren, işçisinin ekmeğiyle oynamadığı gibi, işçi de işverenine yanlış yapmamaya dikkat etmeli.

Sabah sahurda, akşam iftarda millet olarak birlik ve beraberliğimizi sağladığımız gibi on bir ay boyunca yine birlik ve beraberliğimizi Kur'an'ın kıstasıyla sağlayacağız.

Bizi birbirimize düşüren onun bunun kriterleriyle tekrar birbirimize silah çekmediğimiz gibi dille bile yara açmayacağız.

Ramazan boyunca canımızın yongası olan paramızdan bir kısmını tanıdık tanımadık bütün ihtiyaç sahiplerine dağıtımız gibi on bir ayda da dağıtmaya devam edeceğiz.

Her konuda kriterimizin Kur'an-ı Kerim olabilmesi için Ramazan'da edindiğimiz okuma alışkanlığını on bir ayda da devam ettirmeliyiz.

Sevgili peygamberimizi "Amellerin en efdali konup göçmektir" buyurmuş.

"Konup göçmek nedir Ya rasilellah?" dediklerinde,

"Kur'an'ın sonuna gelince yeniden başlamaktır" diye cevap vermiş. (Tirmizi, Sünen, Kıraat, bab 13, hadis 3200, Hakim, Müstedrek 1/757, hadis no 2089, Beyhaki, Şuab, 2/348, hadis no 2001)

İnşirah süresinde Rabbimiz, "Bir işi bitirdiğinde hemen yeni bir işe başla ve Rabbine rağbet et" buyurmuştu.

Kur'an-ı Kerim'i sonuna kadar okuduğumuzda hemen başa dönüp, Fatiha süresini ve Bakara süresinden beş ayet okuyup öyle dua ediyoruz ya işte biz böyle yaparken sevgili Peygamberimizin "Konup-göçme/el-Hâllül Mürtehil" diye isimlendirdiği efdal ibadeti yapıyoruz.

Ramazan ayının ardından gelen Şevval ayında tutulan altı günlük oruç da Ramazan sona erince yeniden oruca başlama gibidir.

Farz namazların evvelinde ve sonunda nafile namaz kıldığımız ve farz namazımızın eksiklerini kapatmaya çalıştığımız gibi Şaban ayı ve Şevval ayında tutulan oruçlar da Ramazan orucunda yaptığımız kusurları kapatma gibidir.

Eba Eyyub el Ensari hazretlerinin haber verdiğine göre Sevgili Peygamberimiz "Kim Ramazan'da oruç tutar sonra Şevval ayında altı gün daha tutarsa bütün seneyi oruç tutmuş gibi olur" buyurmuş. (Müslim, Sahih, K.Sıyam, Hadis no 1984)

Hanefiler, bu altı günü Şevval ayının tamamına yaymayı uygun görmüşler ama altı günü ardı ardına tutmanıza da hiçbir engel yoktur.