Bizdeki çarpık laikçilik, Sabataycıların ve Kriptoların bir dayatmasıdır. Hiçbir hukuk, felsefe, bilgesel temeli ve gerekçesi yoktur.
Batı'da, demokraside, çoğulculukta, hukukun üstünlüğü sisteminde en büyük, en temel insan hakları değeri din, inanç, inandığı gibi yaşayabilmek, çocuklarına istediği gibi din eğitimi verebilmek, dinî kimliğini ve kültürünü koruyabilmek hürriyetidir.
Din ve inanç hürriyetini en geniş şekliyle kabul etmeyen bir sistemde demokrasi boş bir kavramdan ileriye geçemez.
Bizde uzun yıllar boyunca, laiklik temeli üzerinde yükselen antidemokratik vesayet rejimini korumak ve hakim kılmak bahanesiyle din ve inanç hürriyeti kısıtlanmış, çoğunluğu oluşturan Müslüman halka zulm ve eziyet edilmiştir.
Laiklik nedir?
Laikliğin, temel bir insan hakkı değeri olmadığı tartışma kabul etmez bir gerçektir.
İnsan hakları ve hürriyetleriyle ilgili hiçbir uluslararası metinde, sözleşmede laiklik kavramı, değeri, kelimesi yoktur. Laiklik ne bir haktır, ne de bir vazife.
Medenî Avrupa'da sadece iki ülkenin anayasasında laiklik yazmaktadır.
Demokrasinin ve insan haklarının beşiği olan İngiltere'de laiklik yoktur, din-devlet birliği vardır. Orada hükümdar, aynı zamanda millî Anglikan kilisesinin başıdır.
11 Eylül İkiz Kulelerin çökertilmesi hareketinden sonra, İngiltere Müslümanlarına bazı baskılar yapılmışsa da şu anda dünyanın en hür Müslümanları yine de İngiltere Müslümanlarıdır.
Akılları yeterse, maddî imkanları varsa onlar:
Medreseler açabilir.
Tarikat ve tasavvuf tekkeleri açabilir.
Sokaklarda sarıkla cüppeyle dolaşabilir.
Kadın ve kızları çarşafla, hatta peçeyle gezebilir.
Yine isterlerse birleşip başlarına bir İmam-ı Kebir seçebilir.
Kız çocuklarını ilkokuldan üniversiteye kadar bütün okullara ve fakültelere başörtülü olarak gönderebilir.
Canları isterse, İngilizce'yi İslam/Kur'an alfabesiyle yazarak gazete, dergi, kitap çıkartabilir.
Laikliği, demokrasinin ve cumhuriyetin olmazsa olmaz temel şartı göstermek bir aldatmacadan ibarettir.
Laiklik demokrasinin temel şartı olsaydı, İngiltere'nin laik olması gerekirdi.
Cumhuriyete gelince: Laik cumhuriyet de olabilir, din cumhuriyeti de...
Bizde hiçbir zaman gerçekten laik bir rejim olmamıştır.
Cumhuriyet 1923'te İslam cumhuriyeti olarak başlamıştır.
Anayasanın ikinci maddesinde "Devletin dini, Din-i İslam'dır" yazılıydı.
İstanbul'da Dolmabahçe sarayında, Ankara Millet Meclisi tarafından seçilmiş bir Halife-i Müslimîn vardı ve her Cuma büyük resmî merasimle Selamlığa çıkıyordu.
Bizde laiklik resmen 1937'de, M. Kemal Paşa ağır hasta iken CHP rejimi tarafından altı oktan biri olarak Anayasaya konulmuştur.
Bizde laiklik olmamış, laikçilik olmuştur.
Bizde laiklik din düşmanlığı şeklinde uygulanmıştır.
Yukarıda yazdığım gerçeklere kimse itiraz edemez.
Laikliğin bir insan hakları değeri olduğunu iddia edecek kimsenin alnını karışlarım.
Laiklik bir insan hakları değeri değildir, bir ideolojidir.
İlle de laik olmak diye bir mecburiyet yoktur.
İsteyen laik olur, isteyen dindar.
İslam'da din dünya, ruhanî cismanî (sprituel temporel) ayırımı yoktur.
Genel Müdürlük seviyesinde resmî bir Diyanet İşleri Başkanlığı olması demokrasiye, insan haklarına, İslam dinine aykırıdır.
Diyanet İşleri Başkanı'nı siyasî iktidarın tayin etmesi ve azletmesi demokrasiye, insan haklarına ve gerçek laikliğe aykırıdır.
Vesayet rejiminin İslam Vakıflarına el koyması demokrasiye, insan haklarına ve hukuka aykırıdır.
İslam medreselerinin kapatılması insan haklarına, demokrasiye aykırıdır.
Tasavvuf ve tarikat tekkelerinin kapatılması insan haklarına ve demokrasiye aykırıdır.
Tevhidî-İslamî eğitimi yıkmak için yapılmış Tevhid-i Tedrisat inkılabı demokrasiye, insan haklarına aykırıdır.
Müslüman erkeklerin ve kadınların kıyafetlerine karışmak demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır.
Demokrasiye ve insan haklarına uygun bir rejim mi istiyorsunuz?
Buyurun İngiltere örneğini taklit edin.
Buyurun Norveç örneği...
Daha nice örnek...
28 Şubat'tan sonra yüzlerce tesettürlü kızımız Avusturya'ya gittiler ve başörtülü olarak o demokrat ülkenin üniversitelerinde okuyup diploma aldılar. Bazı diploma törenlerinde Avusturya cumhurbaşkanı bulundu ve tesettürlü kızlarımıza diplomalarını bizzat verdi. Demokrat ve insan haklarına saygılı Avusturya'ya teşekkürler.
Demokrasi budur, insan hakları budur.
Bizdeki çarpık laikçilik, Sabataycıların ve Kriptoların bir dayatmasıdır.
Hiçbir hukukî, felsefî, bilgesel temeli ve gerekçesi yoktur.
Şu saçmalığa bakınız.
Ülkemizdeki Yahudiler ve Kripto Yahudiler cumartesi günü hafta tatili yapabiliyor, Hıristiyanlar ve Kripto Hıristiyanlar pazar günü yapabiliyor ama halkın yüzde 95'ini oluşturan Müslümanlar cuma günü hafta tatili yapamıyor. Bunun adı da demokrasi, insan hakları. Yok canım!
M. Şevket Eygi - Milli Gazete