Bizi bilenler bilir, bilmeyenlere de daha önceden de belirttiğim gibi Kartal'dan en az dört kuyumcuya ve yüzlerce esnafa sağcı-solcu, ocu-bucu her kese sorarak öğrenebilirler.
1975'ten beri Kartal'da ikamet etmekteyim. Çocukluğumun ve delikanlılığımın geçtiği mahallede ki her insan'dan öğrenebilirsiniz. Birileri gibi nereden geldiği belli olmayan ve iki yıl sonra da nereye kaybolup gideceği belli olmayan birisi değilimdir. En fazla selamız okunur da sevenimiz varsa cenazemiz kılınarak ahrete gitmeyi düşünürüm ileride. Bazen yanlışlıklara duyarsız kalan bireylere, Poli-tikacılara ve onların yani her devrin adamlarına kızıp, samimi anadolu insanlarının arasına gitmeyi düşünmüyor da değilim. Maalesef gidemiyorum.
Bir dizide ki Muro karakterinin de dediği gibi "LANET OLSUN İÇİMDE Kİ İSTANBUL SEVGİSİNE" O insan sevgisi dese de, ben İstanbul sevgisine dönderdim. Ama yılmak yok ben İstanbul'da kalıp olası büyük savaşta gelecek büyük komutana asker olma amacıyla beklemekteyim. Üç beş ciğersiz için de gidecek değilim, bu da iyi biline.
FARE İLE KEDİ / TOM İLE JERYY
Gelelim konumuza. Dünya hayatında insanlar iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ayırt edemiyebilirler. İyileri kötü, kötüleri de yanlış yansıtmalardan dolayı iyi görebilirler.
Örnek vermek gerekirse normal de insanların çoğu fare gördümü ya bayılır, ya kusar, ya da iğrenir. Kedi gördüğü zaman da bir şeyler verip beslemek ister. Bir de farklı açıdan bakalım. Çoğu gençler Tom ve Jeryy çizgi filmi ile büyümüşlerdir. Bu çizgi filimlerleri izleyenler iğrenilen fareyi severler, kediden de nefret ederler. Beyaz camın ve onu kullananların maharetine kalan bir durum, anlıyacağınız. Bu yerelde de böyledir, sizi süsleyerek yansıtanlar sevdirme metodlarını iyi bilirler.
KEDİ İLE KÖPEK ARASINDA Kİ FARK!
Yıllar önce maneviyat içeren bir kitapta okumuştum. Bu anlattığım inanan insanların anlayacağı bir misaldir, anlamayanlarda gülüp alay edeceklerdir asırlar boyu olduğu gibi. Kitapta "İnsanların nankör dediği kedi aslında nankör değildir. Aksine hayvanların içinde Allah'ı en çok zikreden (anan) hayvan kedidir. En az zikredeni sorarsanız o da EŞŞEK tir ki, o bile 500 kere Allah der ve zikreder! Kedi, kendisini besleyen insan ufak bir sıksa, tırmalar. Nedenine gelincede "BENİM RIZKIMI ALLAH VERİR! SENDE KİMSİN? der ve ona yemek verene bir yere kadar eyvallah eder. Köpek ise sahibi dövse, öldürse adeta ona taparcasına itaat eder ve rızkının Allah'tan geldiğini bir nevi kabullenmez."
YAŞASIN HÜNKARIMIZ, ÇOK YAŞA PADİŞAHIMIZ DİYENLER!
Bir kısım insanları da fiziksel olarak, haşa hayvanlara benzetemeyiz ama ahlaken kedi ve köpek ahlakına temsil ederler. Rızkının kuldan geldiğini zannedip yada birazcık bereketsiz rızık için ona "yaşasın hünkarımız, çok yaşa padişahımız" diyerek şirin görünmek için ne gerekirse yaparlar. Onlar padişahım dediklerini, düştüğünde ilk tekmeyi atacak kişilerdirler. Mühür kendisinde olan padişahta kendini Süleyman zanneder ve makamın hevasına kapıldığı için, tedbir olsun diye burnunun dibinden ayırmadıklarının (B) yüzünü zamanla unuturlar. Mühürü elinden gaptırıverdiler mi, işte o zaman vay hallerine. Ne hünkarlıkları kalır ne de padişahlıkları. Her kes bizim gibi rengini, kendini direk belli etmez. Maskelerle dolaşır ve kendilerini kendileri gibi ahlaka sahip olanlara da iyi sevdirirler.
OMURGALI OLUNUZ! MERT OLUNUZ!
Artık sonuç kısmını yazma zamanı geldi diyorum ve POLİ-TİKACILARA (manası yabancı dilde iki yüzlü imiş) ve her devrin adamlarına ahlak namına bir kaç tavsiye;
Omurgalı olunuz! Her devre göre Bukelemun-laş-ma-yı-nız!
Sabah ayrı konuşup, akşam ayrı davranmayınız! mert olunuz!
Kartal'lı artık her kesi iyi biliyor bunu unutmayınız!
Bilmeyenlere de kimin ne mal olduğunu bana anlattırmayınız!
Kimin kuyruğu kime nereden bağlı söyletmeyiniz!
Benim işim gücüm başımdan aşkın, seviyenize çekmeyiniz!
Kartal'da ki Bizans entrikaları yazımı erteleye erteleye sabrım bitti, yapmayınız!
Hangi (i. başkanı) hangi politi-kacıya hizmet ediyor!
Seçimler de hangi senaryolar oynanacak!
Kimin eli kimin cebinde haberleri yaptırmayınız.
İlan almıyor diye karalama haberleri yapıyor ithamlarından vaz geçiniz.
Bize de hangi nedenlerde dolayı sustuğunuzun, açıklamasını yaptırmayınız!
İlan alırken öven haberleri yaptığımız halde 2010'da İSRAFLI YIKIM haberini yapan kim di? Cevap; biz yaptık
İlan alırken 2011'de HEYKELLER KENTİ KARTAL haberini yapan kim di? Cevap; yine biz yaptık
Demek ki ilan alırken olumlu haber yaptığımız halde, yanlışları da yazıyormuşuz değil mi?
Birilerinin avukatlığı, borazancılığı ayağından vaz geçiniz, kendinizi bitiriyorsunuz!
Ahlak, vicdan edebiyatı yapanlar olumsuzlukları eleştiren kaç haber yapmışlar mertçe yazsınlar, plaket vereceğim.
Gazetecilik etik kurallarını anlatanların ne kadar etik olduklarını buyrun siyasilere soralım ne diyecekler görelim.
Mescit haberini bana kasten yollamadığınız ne malum. Madem ben yayınladım, o zaman siz neden yayınlamadınız sayın ağabeyinizin haberini, kamuoyu karar versin.
Filmlerin sonunda yazarlarya bende yazayım dedim "Yazdıklarım hiçbir kurum ve kuruluşu ve kişileri bağlamaz, tamamen hayal ürünüdür." Üzerine alınan varsa afiyet olsun...
Son söz "Geçme NA MERT köprüsünden ko götürsün sel seni, yatma tilki gölgesin de ko yesin aslan seni!"
Güncelleme Tarihi: 18 Mart 2012, 22:03