Gerek özelde gerekse kamusal yaşamımızda, İNSAN olmak ve daha deruni ifade etmek gerekirse MÜSLÜMAN olarak vasıflanmak arzusunda isek her an ve her mekanda Haktan yana tavır almalıyız. Hak’tan kastımız; her şart ve koşulda namazlarımızda olmazsa olmaz Fatiha suresinde dillendirdiğimiz o ayet gelir aklıma. Hani Rabbimize niyazda bulunuyoruz ya; “İhdinas-sıratal müstakıym” yani; “Ya Rabbi bizleri doğru yola ilet” deriz ya hep… İşte Hak’tan öncelikli kastımız Allah’ın belirlediği doğru yoludur.
Diğeri ise Aziz Peygamberimizin beni birden ihtiyarlattı diye ifade ettiği Hud Suresi 112. ayette ifadesini bulan o söz “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emridir. Bir Müslüman Peygamberimizin de ifadesiyle belki hırsız vs. olabilir ama asla yalancı olmaz.
Yalan yok, Hak var!..
Kendi menfaatine dokunduğu koşullarda dahi doğrudan ve Allah’tan yana olabilmek!.. Bunun içinde elbette ferasetli olmak, şuurlu bir imana sahip olmak gerek.
Taviz yok, Hakk var!..
Burada şunu mutlaka ifade etmem gerekiyor. Maalesef toplumumuzun ekonomik, sosyal ve ahlaki konulara bakışını bir takım çevreler belirler hale geldi ( medya vs. gibi). Müslümanları dönüştürme çabaları hız kesmeden devam etmekte. Diğer insanları, inançlarına yapılan saldırı ve yozlaştırmaları önemsemeyen, üretmeyen, düşünmeyen ve eylemselleşemeyen ( lıght, ılımlı, Protestan Müslüman) tipleri oluşturuluyor.
İslami cemaatler sus pus olmuş. Pek çoğu tepkisiz, miskin insan yığınları olduklarından bihaber yaşıyorlar. Cemaat düşmanı değiliz haa!.. Dost acı söyler derler ya, biz uyarma vazifemizi yapıyoruz. Dünyanın her yerinde Müslümanlar sıkıntı içindeyken ve başımızdakiler bu olan bitenlere duyarsız iken bir kenarda miskinlik yapmak olmaz. Bir dergaha kapanıp sadece zikir ile Allah’a güzel bir halde kavuşacağını zan ediyorlarsa büyük bir aldanıştalar.
Halbuki Allah (c.c) ne buyuruyor kitabında; “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız.” [Al-i İmran, 110]
Güzel ülkemde birçok ahlaksızlık (zina, eşcinsellik), faiz, haksız kazanç, boşanmalar, misyonerlik faaliyetleri almış yürümüş. TV’lerde türlü kepazelikler gırla gidiyor. Bir zamanlar saf ve temiz inancın göstergesi sayılan Başörtüsü teferruat olmuş. Bunu söylüyorum, alınan varsa alınsın, gücensin. Nice kendini Başörtülü adledenler var ki başı kapalı ama diğer yerleri kapalı değil…
Abdurrahman b. Sabit şöyle demiştir:
“Şunları helal sayan bir milletin yok olup gitmesi haktır;
1-Terazilerini eksik tartmak, ölçekleri noksan yapmak 2-Açıktan zina etmek 3-Faiz yemek
Açıktan zina ederlerse, veba gibi içtimai hastalıklara uğrarlar. Terazilerini eksik tutarlarsa yağmurdan ve bereketten mahrum olurlar. Faiz yerlerse, iç ve dış düşmanlarının silahlı saldırısına uğrarlar.”
Müslüman Türk milletinin inanca ve yaşantıya ait algıları değiştirildi, dönüştürüldü. Daha 10-15 sene önce bu millet ve bu cemaatler böyle değildi.
Ne oldu bize?
Yoksa Allah davasının yolcuları, İslam düşmanlarının bazı telkinlerine uyup tavizsiz var olamayız noktasına mı geldiler? Bir yerlerden seslendirilen “Dünya dengelerini elinde tutan güçlerle neden anlaşmıyorsunuz,onların izni olmadan bir yere varamazsınız” gibi telkinler inananları işbirlikçi olmaya mı sevk etti acaba!.. Halbuki Allah (c.c) vaadinden kesinlikle dönmez. Üstün gelecek olan benim taraftarlarımdır diyor.
Kıymetli dostlar Fatiha suresinin tefsirini mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Yine Maide suresinin 51 ile 56. ayetlerine de bir göz atınız. Müslüman bireyler olarak; kimden yana ve hangi kulvarda olmamız gerektiğine karar verebilmemiz için bunu yapmalıyız.
Ömrünüz bereketli, akıbetiniz hayırlı olsun. Hürmetler ederim sevgili dostlar…
Güncelleme Tarihi: 19 Mart 2012, 15:40