Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'de Sav'ın da, eski Genel Başkan Baykal'ın da izlerini artık tamamen sildi.
Alıştık artık CHP kurultaylarına;
Konuşmalar yapılır, oylamalar yapılır...
İkide bir tüzük değiştirilir.
peki bugün yapılan son kurultayın öze ne? Ne oldu?
Sonuç şu;
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'de Önder Sav'ın da, eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın da izlerini artık tamamen sildi.
Baykal'a yakınlığı ile bilinen milletvekili İsa Gök'ün konuşturulmaması, bunun en somut örneği.
Nitekim, Gök'ün yaka paça salondan çıkarılması da, Baykal'ın kurultaya neden gelmediğinin en önemli işareti. Kurultay salonundaki hava, Baykal'ın gelmesi halinde, yakın zamana kadar genel başkanı olduğu partinin kendisini sloganlarla, tribünler aracılığıyla eleştirilmesinin de önünü açacaktı.
"ÇAĞRIYI YAPAN, GÜNDEMİ BELİRLER..."
Muhaliflerin salondan silinmesi, bir anlamda da partiden silinmesinin "hukuki" gerekçesini ise kurultayın divan başkanlığını yapan Adnan Keskin açıkladı.
Muhaliflerin de konuşma yapma isteklerine, hatta bunu zaman zaman kürsü önünde itiş kakışla dile getirmeleri üzerine Keskin, "Kurultay'ın gündemi çağıranlar tarafından belirlenir. Olağanüstü kurultay çağırısı yapmış olan Sayın Genel Başkan'ın yapmış olduğu gündemini takip edeceğiz." diyerek reddetti.
Zaten, CHP'nin neden iki gün üst üste iki olağanüstü kurultay yapmasının sırrı da burada;
"gündemi belirlemek"
Bugünkü kurultayın çağırısı Kılıçdaroğlu yaptı, gündemi o belirledi. Yarın yapılacak kurultay ise, muhaliflerin topladıkları imzalar nedeniyle toplanacak. Tabi, muhaliflerin bugünkü kurultayda başarılı olmamaları göz önüne alınırsa, yarınki kurultayın toplanamaması olasılığını da büyük.
Nitekim, bugünkü kurultayda "yarın da kurultayı toplar, açar, kaparız" havası hakim...
İNÖNÜ'YE SAHİP ÇIKTI, ATATÜRK'Ü SÜREKLİ ANDI
Ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması;
Kılıçdaroğlu konuşmasında, son dönemde özellikle Ak Parti sözcüleri tarafından eleştirilen İsmet İnönü'ye sık sık atıfta bulundu. İnönü döneminde Türkiye'nin savaşa girmekten kurtarıldığını, yabancılara el açmadığını, buna rağmen kasasında para bulunduğunu örnekleriyle anlattı;"işte budur CHP" dedi.
Atatürk'e ise konuşmasının en güçlü cümlelerinden biriyle sahip çıktı:
"CHP'li olmak, Mustafa Kemal olmak demektir.."
Konuşmada demokrasi ve adalet vurgusu hakimdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a daha önce yaptığı "Eski gömleğimi çıkardım, yerine demokrasi gömleği giydim" açıklamasıyla yüklendi Kılıçdaroğlu; "demokrasi bir devletin giysisi kıyafeti değildir. Demokrasi bir devletin ruhudur. Onu bilmemiz lazım..."
Başbakan için kullandığı en sert cümle ise, "Erdoğan sorun çözen insan değildir. Kendisi sorun haline gelmiştir" oldu.
DENİZ GEZMİŞ'E SELAM...
Konuşmada bir başka ilginç nokta ise Kılıçdaroğlu'nun Deniz Gezmiş ve devrimci arkadaşlarını anmasıydı. "Onlar mal mülk peşinde koşmadılar. Bu ülke için canlarını verdiler" diyerek andı Gezmiş ve diğer devrimcileri.
DEMOKRAT PARTİ'YE DOKUNDURDU, KADINLARA AÇIK ÇAĞRI YAPTI
Kılıçdaroğlu'un konuşmasında isim vermeden Demokrat Parti dönemini eleştirmesi de, kendi tarihinin ilkleri arasına girdi. CHP Genel Başkanı bugüne kadar hep DP'yi açıkça eleştirmekten kaçınırken, Ak Parti sürekli İnönü dönemini, üstelik isim vererek eleştirme yolunu seçmişti. Kurultay konuşmasında isim vermeden DP eleştirisine başlanması, Kılıçdaroğlu'nun da gelecekte bu dönemi tartışmaya açacağının işareti gibiydi.
Kadınlara yönelik mesaj da önemliydi; "Kılık kıyafetleri ne olursa olsun", tüm kadınları CHP'ye çağırdı Kılıçdaroğlu.
"GAZETECİLER DÖRDE AYRILIR..."
Kılıçdaroğlu'nun kurultay salonundaki gazetecilere bakarak söyledi, "gazeteciler şu kategorilere ayrılır" diyerek, saymaya başladığı an ise, biz gazeteciler için ilginçti.
CHP Genel Başkanı, bakın gazetecilere hangi kategorilere ayırdı;
1- Hapisteki gazeteciler,
2- hapse girecek gazeteciler,
3-İşine son verilen gazeteciler
4- yürekli yazı yazarsa işine son verilecek gazeteciler.
(Zeynep Gürcanlı / Hürriyet)