" />

Nuh Dursun OZAN "ERBAKAN HOCAMA AÇIK MEKTUP"

              

Nuh Dursun OZAN

              

  Muhterem Hocam,

Allah’a hamd Resulüne selam ve selat olsun. Cenabı Allah sizlere sağlık sıhhat ve afiyet versin. Ellerinizden hürmetle öperim. Sizlere sonsuz hürmet ve şükranlarımı arz ediyorum.

                Saygıdeğer Hocam,

                Saadet  Partimiz’in son döneminde içinde bulunduğu durum la ilgili olarak; zat-i  alinize iletilmek üzere, teferruatlı bir mektubu 21.09.2010 tarihinde APS ile gönderdim. Ancak bu güne kadar size ulaşıp ulaşmadığı hususunda herhangi bir bilgi dönüşü olmadı. Mektubumun size arz edilmediği kanaatindeyim. Bunun için bazı imla hatalarımı da düzelterek tekrar gönderdim. Bu mektubumun da ne yazık ki sizlere sunulmayacağını düşünmekteyim. Bunun için mektubumun özetini çıkartarak kamuoyu ile paylaştığım için ayrıca üzüntülerimi belirtmek isterim.

Bu vesile ile;

Her şeyden önce bu mektubun, Saadet Partimizin yaşamakta olduğu bu üzüntü verici süreci gelecek nesillere aktarılması hususunda tarihi bir belge niteliği taşıyacağına inanıyorum.

11 Temmuz 2010 tarihli kongre öncesi ve sonrası gelişen olaylarla ilgili olarak yapılan yanlışlıkları size sunulan bilgiler ve gidilmekte olan tehlikeli süreçle ilgili düşüncelerimi paylaşmış oluyorum.

Engin hoşgörü ve affınıza sığınarak bu uyarı, bilgilendirme yükümlülüğümü; insani görevimi yapmak istiyorum.

Büyük kongre delegesi olarak üzerimdeki mesuliyet ve yükün tarihi “Hakem” olayındaki sorumluluktan daha ağır olduğuna inanıyorum.

Muhterem Hocam,

MGV, üniversite, ilçe ve il temsilciliklerinin her kademesinde görev almış birisi olarak; Saadet Partimizin dışındaki Milli Görüşçü kuruluşlarla ilgili birkaç hususu paylaşmak istiyorum.

En önemli kuruluşumuz olan AGD ve ÖĞ-DER genel itibariyle ne yazık ki kuruluş maksatları dışına çıkmışlardır. Yapılan birkaç Kur’an okuma programı, iftar, yaz kursları ve bir iki yayından ibarettir. Özellikle AGD’nin idari yapısı önemli ölçüde farklı siyasi görüşlerin hegemonyası altındadır.

Gerçekte bu güzide kuruluşlarımızın asıl görevleri davamıza yetişmiş insan gücü kazandırmaktır. Öğretmenlerimizin ve gençliğimizin içinde bulunduğu bin bir türlü problemlerle ilgili bilimsel araştırma raporları yayınlamaktır. Eğitim sistemine ait proje ve çözümler geliştirmektir. Lise, üniversite gençliği ile öğretmenlerimizin, bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapmaktır….

Asıl görevleri  yerine yapılanlar ise siyasi demeç vermek ve birkaç bildiri yayınlamaktan ibarettir.

Muhterem Hocam,

Kongrenin yapıldığı gün biz delegelere M. KARAMAN ve M. YILDIRIM beyler tarafından SP ÖZELKALEM ünvanlı yeşil liste lehinde yönlendirici SMS’ler geldi. Daha sonra bu mesajlar parti genel sekreterliği tarafından yalanlandı. Bu mesajlar bizlerde kayıtlıdır. Adı geçenler SP’nin mesaj sistemini izinsiz ve yetkisiz kullanmışlardır. Yine bu şahıslar SP’nin özel kalemi olmadıkları halde yetki ve unvan gaspı ile delegeleri yanıltmışlardır. M. KARMAN  bey kongre divan kürsüsüne baskın düzenlemiş ve bu olay neticesi olarak salona Polis gelmiştir.      

Bu olayların resim ve video görüntüleri mevcuttur. Ancak M. KARAMAN bu olaydan birkaç gün sonra böyle bir şey yapmadım diye yalanlama ve inkar yoluna gitmiştir.

Kongre Divanınca listeler okunurken bir genç O. ASILTÜRK beyi yuhalamış, gerek divan başkanımız Teoman Rıza Bey ve gerekse Genel başkanımız Numan Bey bu olaya şiddetle tepki göstermişlerdir. Bu münferit ve basit bir olayı dahi M. YILDIRIM bey,  13.07.2010 tarihli bir internet sitesindeki yazısında davamızın sembol isimlerinin bir organize ile yuhalattırıldığı şeklinde takdim etmişlerdir. Kongreden sonraki günlerde Şevket ve Oğuzhan Beyler bir takım televizyon kanallarına çıkarak parti içinde çıkan müessif olayları anlatmışlar ve hatta daha ileri giderek “ cezasını çekecek”  diye ekranlardan genel başkanı tehdit etmişlerdir.

 Temel Esaslarla İlgili Olarak;

Muhterem Hocam,

Zat-i aliniz 29.07.2010 tarihli beyanınızdan partimizde birtakım temel esaslardan sapmalar görüldüğü yine bir takım temel uygulama hataları yapıldığı ve bunun için acil yeni bir kongreye gidilmesi gerektiğini öğrendik. İzninizle bu hususlara kısaca temas etmek istiyorum.

Milli görüş’ün temel esasları olan ;

Önce Ahlak ve Maneviyat,

Yeniden Büyük Türkiye

Yeni ve Adil Bir Dünya

İdeallerimizden ne zaman vazgeçtik?

Genel Başkanımız Numan Bey Milli Görüş’ü daima; Sultan Alparslanlardan bu güne tarihi seyrinde zikrederlerken Zat-i alinizin bu davayı 2. şahlanış olarak 69’lu yıllarda ete kemiğe büründürdüğünüzden her zaman övgüyle bahsetmişlerdir. Milli Görüş’ün 3. Şahlanışının ise içinde bulunduğumuz zamanda dünyaya ve insanlığa yeni bir çözüm getireceğini; bunun yeni kodlarının yukarıdaki temel esaslarla bire bir aynı olduğunu hepimiz biliyoruz. Temel ilkelerimizin asrın idraki ile yeniden söylenmesinin neresi temel esaslardan vazgeçmektir?

Kongre günü salona teşrif buyurdunuz ve bir konuşma yaptınız. Bu konuşmanızda hazır delege var iken mutabakat listesine uyulmadığına ve yeşil listeye oy verilmesine dair neden bir açıklama yapmadınız?

Yeşil liste mutabakat listesi mi idi? Çünkü bizler yeşil listenin öğle saatlerinde hazırlandığını ve hatta Şevket Bey’in teklif edenler kısmından kendi ismini çizdiğini biliyoruz. Aynı yeşil listeyi teklif edenler içinde her iki listede bulunan ortak isimlerin olmadığını da biliyoruz. Dolayısı ile neden mutabakat listesi divana sunulmadı? Mutabakat listesinin tamamlanmadan eksik kaldığına; YİK’in idari ve hukuki yapısında tamamlanmamış bir anlaşma sağlanamadığına göre neticesiz bir listenin neresi mutabakattır? Daha kendi yeni yapısı tam olarak belirlenmemiş bir YİK’in istişari bir karar vermesi mümkün müdür? Eksik kalmış bir liste mutabakat listesi olur mu?

Muhterem Hocam,

İtaatle ilgili olarak sizin adınıza sınırları zorlayan, ifrat derecesine varan öyle sözler söyleniyor ve öyle taşkınlıklar yapılıyor ki; mazallah insan itikadi olarak sıkıntıya düşer. Herkesin mutlak itaat, itaatin şatları ve ölçüsünü yeniden gözden geçirmesi gerektirmektedir.

Bu güne kadar ve bu zor şartlara rağmen ayakları sabit kalmış; türlü cazip tekliflere rağmen bu davada kalmış herkesi samimi kabul etmek zorundayız. Dedikodu yapmaması ve gıybet etmemek esası olan ittika meselesine gelince; Genel Başkanımız Numan Bey’e Genel Başkan Yardımcılarımıza ve İl Başkanlarımıza sayısız hakaret, küfürler ve tacizler yapılmaktadır. Ailelerinin özel telefonları yayınlanmakta, küfürler edilmekte ve haklarında fetvalar çıkartılmaktadır.

Herkesi kucaklamak ve bir takım ayrımcılık yapıldığı hususuna gelince; Numan Bey,

20 aylık Genel Başkanlık döneminde bazı illerde başkan değişiklikleri yapılmıştır. Bu iller dikkatle incelendiğinde ya toplantılara katılmayan illerdir ya da 2009 yerel seçimlerinde çalışma yapmayarak en düşük neticeler aldığımız illerdir. Yine 2008 de GİK’e seçilip 20 aylık sürede toplantılara ya çok az katılan ya da hiç katılmayan üyelerdir. Bunların değiştirilmesi bir ayrımcılık ya da tasfiye değildir. Delegelere gelince bu süre zarfında standart çalışmalarını devam ettirenler değiştirilmedi. Bunların toplantı yoklamaları ve her iki kongre delege listeleri genel merkezde mevcuttur. Mukayeseler yapılabilir.

İttifakla Çalışmak Hususunda:

YİK üyelerine genel merkezde çalışma alanı tahsis edilmiştir. Ancak çalışmayan toplantılara dahi katılmayanların ve dedikodu yapanların kucaklanması nasıl söz konusudur.

Vefa Babında ise, Milli Görüş partilerinde hizmet yapmış olanların listelerinin çıkarılması, onlarla toplantılar yapılması ve onure edilmeleri tüm teşkilatlardan istenmiştir. Bu konuda koordinasyonla ilgili genel başkan yardımcısı ihdas edilmiştir.

 İhsan Meselesi İle İlgili Olarak;

a)       Eğitim çalışmaları birinci yıl engellenmemiştir. Birinci yıl ülkemizde 2009 seçimleri yapıldığından yoğunluk seçimlere verilmiştir. İkinci yıl M. YILDIRIM bir ekiple illerde eğitim çalışmaları yapmıştır.

b)       Eğitimden sorumlu genel başkan yardımcısı ağabeyimiz başkanlık divanı toplantılarına katılmadığı için çalışmalar aksamıştır.

c)       Taban çalışması uzun ve yorucu bir iş olduğu için daha verimli bir yöntem olan Tv Basın ve İnternet tercih edilmiştir.

d)       Ankara boş bırakılmamıştır. Genel başkanımız tüm teşkilatlara haftalık programının 3 gününü Ankara’ya; 2 gününü İstanbul’a ve 2 gününü de Anadolu’daki teşkilatlara ayıracağını belirtmiştir.

                İstişare Konusuna Gelince;

Yeni seçilen listede yeteri kadar tecrübeli kadro vardır. Ancak bazı büyüklerimizin hem GİK’te hem de YİK’te olma ısrarlarını ne biz anlayabiliyoruz ne de anlatabiliyoruz!

19.10.2008 de yayınlanan YİK. bildirisinden de anlaşılıyor ki: Bir koruma ve kollama durumu söz konusudur. Bu kurulun varlığı partinin temel esaslarından ise daha önceleri neden yoktu? Bu güvensizlik neden? İstişarenin esas ve usulleri belirlenmeden istişare kurulu olur mu?

1999 yılında ki seçimlerde İstanbul Büyükşehir Başkanlığı için teşkilatlar Numan Bey’i istemişlerken,  A.M.GÜRTUNA’da karar verildi. Ama. o küsmedi, Fazilet Partisi kongresinde yine en büyük desteği o verdi. Kendisine yapılan her türlü cazip teklifleri reddetti. Sadakatin ölçüsü nedir? İnsanların kalbi yarılıp bakılmadıkça kimin hangi durumda olduğuna nasıl karar vereceğiz?

Uygulama Esaslarına Dair,

Muhterem Hocam,

Milli Görüş Partileri her seçim dönemi söylemlerini yenilemişlerdir. Hatta FP döneminde “Adil Düzen” sözlemleri yerine AB’nin 5 ana unsurunu kullanmıştı. Yenileşme ve değişimin farkını herkes kolayca anlar. Bu manada RP ve FP dönemlerinde yeni bir çok ismi bu davaya kazandıran ilk önce sizlerdiniz. Kaldı ki gömlek değiştirme ile ilgili Numan Bey’in çok manidar bir sözü vardır “Değil Üzerimizdeki Gömleği Çıkarmak! İmkanımız Olsa, Sultan Fatihin  Kaftanını  Giyeriz…”

“Fark Var Saadet Var” sloganı adı altında pek çok konuda yüzlerce raporlar hazırlanmış ve partimizin farkı ortaya konmuştur. Bu çerçevede değil dış çevrelere benzemek; dış çevreler bizden örnekler, söylemler ve ifadeler almışlardır.

Ekonomik hususlarda:  Genel Başkanımızın sunduğu “Ekonomi Konferansı” ile ilgili bu güne kadar ne YİK’ten ne de sizden bir düzeltme gelmemiştir. Ayrıca varsa eksiklikleri düzeltilme imkanı vardır.

Kongre kararının eleştirilmesine gelince, AYM’nin referandum oylamasını reddedeceği, iktidarın da baskın-erken bir seçime gideceği gerekçesiyle gündeme geldiğini biliyoruz.  

Mart ve Nisan aylarında bu düşünce tüm il başkanları ile paylaşılmış ve seçimden önce daha verimli, çalışkan kadro ile Genel Seçime girilmesi üzerinde durulmuştur.

Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da yapılan il başkanları toplantısında tüm teşkilatlarla kongre ile ilgili istişareler yapılmıştır.

Çalışmaların eksik yapıldığına dair bazı iddialar için ise bu dönemde yapılan önemli bazı çalışmalar;

-          2009 seçimlerine %95 gibi bir aday iştiraki ile katılınmış ve iki milyonun üzerinde oy alınmıştır.

-          En verimli ve etkili bir tanıtım çalışması yürütülmüştür. (Fark var Saadet var)

-          Teşkilat binaları temizlikten, badanaya; tabela standardından halka açık hale getirilmesi sağlanmıştır.

-          Yeni üye hamlesi başlatılmıştır.

-          Bire bir görüşme yöntemi ile toplumun her kesimi içinden 1.250.000’in üzerinde anket-tespit çalışmaları yapılmıştır.

-          Genel merkezce 450’nin üzerinde konferans verilmiştir.

-          Belediyelerde ve il meclislerinde aktif çalışmalar yapılmıştır.

-          Türkiye’nin önemli konularıyla ilgili raporlar hazırlanmış tanıtım ve dağıtımlar yapılmıştır.

-          Saadet Partisi milletin yeniden umudu ve ümidi haline gelmiştir.

Şimdi Yeni Bir Kongre Ne anlama Gelir?

  1. Daha çok bölünme, parçalanma ve küçülme getirir.
  2. Kardeşlik ve bütünlük bozulur.
  3. Kucaklama yerine dışlama; bütünlük yerine ayrışma meydana gelir.
  4. Sevgi yerine nefret; merhamet yerine intikam duyguları artar.
  5. Fitne ve dedikodu önlenemez olur. Parti için fetret devri başlar.

 Sonuç Olarak,

Muhterem Hocam,

CHP’nin ve Ö. SAV’ın rehberliğinde dosyalar hazırlanmıştır.

Mahkeme tarafından kongreye çağrı ve kongre yetkisi parti yönetiminin elinden alınmıştır. Tarafsız delegelere verilmesi gerekirken kongreye götürme yetkisi bu davada taraf olanlara verilmiştir. Bu güne kadar sizin taraf olduğunuz tüm davaların aksine bu mahkemece lehte karar verdirilmiştir. Sizce bütün bunlar manidar değimlidir?

İlim elde etmek için katlanılacak çile ve meşakkatlere rağmen ilmin önemini anlatan Hadis-i Şerifler keyfi yorumlarda kullanılmıştır. Teşkilat ve dava mensuplarımız arasında hızla bir ayrışma yaygınlaşmaktadır… Kimse kimseye güvenemez duruma gelmektedir. Davamızın metodu olan “İkna” yöntemi yerine “imha” süreci yaşanmaya başlanmıştır. 

Muhterem Hocam,

Soyu ve nesebi temiz, ailesini ve geçmiş hayatını bizden daha iyi tanıdığınız Genel Başkan Numan Bey’e inanıyor ve güveniyoruz.

Hislerimiz ve duygularımızla değil hak ve adaletten yana olmak zorundayız.

Numan Bey Genel Başkanımız olduğu günden beri gece gündüz ibadet aşkıyla çalışmış bilere umut ve ümit aşılamıştır.

İnanıyoruz ki Saadet Partisi milletinde kurtuluşu ve ümidi haline gelmiştir. Böyle giderse -İnşallah- önümüzdeki seçimlerde zaferle çıkacaktır.

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.

Ellerinizden muhabbetle öper sağlık ve afiyet dilerim.

Selam, Saygı ve Hürmetlerle,

 Nuh Dursun OZAN

Gümüşhane İl Müfettişi

 

 

Güncelleme Tarihi: 01 Ekim 2010, 05:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17