Partilier ve vatandaşlar Birsen Tursun'a yoğun ilgi gösterdiler.
Birsen Tursun Demirel, konuşmasında ;
“Değerli Cumhuriyet Halk Partililer, Sayın hanımefendiler, beyefendiler, Sevgili gençler, Basının değerli temsilcileri, demokrasi mücadelesindeki tüm yol arkadaşlarım.
Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Aranızda Tuzla’dan, Pendik’ten, Kartal’dan, Maltepe’den ve Kadıköy’den değerli dava ve yol arkadaşlarımı görüyorum. Sizlerin şahsında yukarıda açıkladığım ilçelerin devrimcilerini, sosyal demokratlarını ve ilçe halkını en içten duygularımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dostlar;
Öncelikle ülkemizi ekonomik, siyasal ve sosyal yönlerden kaba hatları ile tahlil etmek istiyorum.
İktidar sahiplerinin çizmiş olduğu pembe tablolara karşın, ülkemizde üretim bitmiş durumdadır. Piyasa dışarıdan gelen ve her an kaçabilecek sıcak parayla dönmektedir. Geniş halk katmanları ekonomik kriz yükünün altında ezilmektedir. Otuz milyondan fazla yurttaşımız yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır.
AKP zihniyeti, dış sermayenin kölesi olmamız yolunu açmıştır.
Hile ve desise ile bankacılık sisteminde yasal tefeciliğin önündeki engelleri kaldırmıştır.
Hepimizi “kredi” denen illete bulaştırmıştır. Size sorarım kredi, borcu olmayan var mı? Elbette bu sayı fazlasıyla az. Ya kredi borçlusuyuz ya da buna adayız.
Yurttaşımız borç batağına boğazına kadar gömülmüş durumdadır. Çoluk çocuğunun rızkını bankalara faiz olarak ödemektedir. Batık durumda mıyız? Evet, batık durumdayız tablodaki resim tam da bunu yansıtıyor.
Öte yandan,
Devletin önemli gelir kaynakları ve değerleri olan birçok kurum “özelleştirme” adı altında kan emici AKP yandaşı sermaye sahiplerine peşkeş çekilmiştir.
Bugün batılı çağdaş ülkelerde temel ihtiyaç olarak ücretsiz dağıtılan doğalgaz, elektrik, su gibi kaynaklar, kan emici tekel patronlarının eline geçmiş bankalardan arta kalan üç kuruşumuza da bu patronlar göz dikmiştir.
AKP zihniyeti, yani kan emici zihniyet, yani din sömürgecisi zihniyet tarafından şimdilerde “2 oy daha fazla alayım, anayasası değiştireyim, padişah olayım da daha rahat zengin olayım”ucuz düşüncesi ile toplumsal fay hatları ile oynanmakta, toplum kutuplaştırılmaktadır.
Ulusal birliğimiz tehlikeye girmiştir. Molla zihniyeti ile aydınlanma ve Cumhuriyet kazanımları bir bir yok edilmektedir.
Hukuk devleti, hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünü kabul eden bir yapıdır. AKP zihniyeti, bırakın hukuk devleti, kanun devleti olunmayı, polis devleti olunmasının temellerini göz göre göre atılmaktadır.
Hepimizi “Gezi”de gördük. Hepimiz Ergenekon düzmecesinde gördük. Hepimiz 17 Aralık ve sonrasında hırsızların nasıl yargıyı kullanarak aklanmaya çalıştıklarını gördük.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa yargılanmasına engel olunan Başbakan oğlu namı diyar “Alo babacım Bilal”in elini kolunu sallayarak gemicikleri ile ticaretine devam ettiğini, şimdilerde ise yine yargılanmasına Tayyip efendi tarafından engel olunmuş MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın nasıl AKP’den aday olduğunu gördük.
Kadıköylüler!
Hepimiz Fenerbahçemiz üzerinde oynanan oyunları da gördük.
Ama unutmasınlar, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, olamaz. Biz var oldukça, siz var oldukça, Gezi ruhunu yaşadığımız genci yaşlısı memleketim insanı var oldukça bu kan emicilere meydan boş bırakılmayacaktır ve hiç merak etmeyin zamanı geldiğinde yaptıklarının hesabı da bir bir sorulacaktır.
Bu arada Gezi’yi anmışken, Gezi olaylarında birlikte mücadele verdiğimiz Türkiye’nin her yerindeki dostlarıma selam olsun.
Gezi şehitleri
Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Abdullah Cancömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan ve Mehmet İstif kardeşlerimin ruhları şad olsun.
Yine vurgulamak istiyorum. Temel hak ve özgürlüklerimiz çiğnenmektedir. Yönetenlerin hukuka bağlılığı bir yana, yargı kararlarını tanımaz halde, “ben yaptım oldu” zihniyeti ile devleti yönetmekteler. Mahkemelerce kararlar veriliyor, ancak kararlar idare tarafından yerine
getirilmiyor. Yargı erki ayakbağı olarak görülüyor.
İşsizlik, yoksulluk tavan yapmış, aş ve iş için insanlar kuyruklarda bekliyor.
Tavan yapan bir husus da yolsuzluktur. Bunların adları yolsuzluk, soyadları ise yoksulluktur.
17 Aralık’tan bu yana 14 ay geçmiş,Tayyip efendi hala hazırdaki ses kayıtlarının kendine ait olmadığını beyan edememiştir. Her zaman en güzel yaptıkları iş olan gündem değiştirmeyi yine kotarmışlar, şimdilerde ise perdeler arkasında kendilerine hizmet eden yargı camiasının yüz karası hakim ve savcılarla kalan izleri silmeye, el konulan haram paralarını paralarını faizi ile geri almaya çalışmaktadırlar.
Ama unutmasınlar ki, bu koku ne kadar abdest alsa da üzerlerinden çıkmaz. Bu hırsızın, bu rüşvetçinin kokusu, abdest almakla geçer mi sevgili arkadaşlar sizlere soruyorum. Elbette geçmez…
Öte yandan dış politikada komşularla sıfır sorun olacağını iddia ettiler. Şu anda barış içinde olduğumuz tek komşu kalmadı. Dış politikayı mezhepsel şekilde yürüttükleri için IŞİD ve ELNUSRA terör örgütleriyle komşu olduk. Hatta komşuluk bir kenara, bu örgütlerin ülkemiz sınırlarında hücre evleri olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Biz bu AKP zihniyeti yüzünden tarihte kafa kesenleri, insan yakanları destekleyenler olarak hatırlanacağız. Onlara gizli gizli MİT kamyonları ile silah yollayanlar olarak hatırlanacağız.
Sıfır sorun yaygarası, yeni komşuları IŞİD’ledir. Bakın bugün Cizre’de kantonlar oluşmuş durumda. Gizleniyor. Her gün çatışmalar oluyor. İç savaş sınırı aşıp Türkiye’ye girmiş durumda ama hala gereken tepki gösterilemiyor.
Ülkemizde her alanda çalkantılı ve sancılı bir süreç yaşamaktayız. Ülke hızla bir eğik düzlemde kayarak ortaçağ karanlığına doğru yol almaktadır. Türkiye, bu yola giden hattaki son yol ayrımındadır.
Ülke ya uçuruma yuvarlanarak teokratik bir düzene geçecek, ya da halkın mücadelesiyle aydınlık Türkiye sapağına yönelecektir.
Ya bu ülkeye İŞID, EL KAİDE gibi dinci faşist bir örgüt hâkim olacak, ya da ülke özgür, çağdaş bir ülke haline gelecektir.
Yine ülkemizde ya kadın kardeşlerimizi analarımızı, bacılarımızı evlere kapatıp bir meta olarak görmeye devam edecekler ya da kadınlarımız toplumun birer özgür bireyi ve ülkenin eşit bir yurttaşı olacaklar. Kadını mal olarak gören ve her gün basından haberdar olduğumuz kadın cinayetlerinin zeminini hazırlayan işte bu AKP zihniyetidir.
Değerli arkadaşlar, değerli kardeşlerim,
Ülkemizi bu kara tehlikeden kurtarmak için, tüm demokratların, sosyal demokratların, devrimcilerin ve demokrat sağcı yurttaşlarımızın CHP çatısı altında omuz omuza vermesi gerekmektedir.
Bende bu ülkenin kadın bir yurttaşı olarak, mücadeleye en ön saflarda devam etmek için 7 Haziran seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinden ’den milletvekili olmak için aday adayı oluyorum.
Malatya’da bir köyde dünyaya geldim. Orta ve Lise öğrenimimi Malatya ilinde, Tıp Fakültesini 9 Eylül üniversitesinde tamamladım.
Sevgili yoldaşlarım, ben sizden biriyim.
“Kimsesizlerin kimsesi” olmak için aday oluyorum.
Gezi’de işkence gören, ölen gençlerimizin hesabını sormak için aday oluyorum.
Ülkeyi soyanlardan hesap sormak için aday oluyorum.
Bir kadın olarak, yaşantımıza müdahale edenlerle hesaplaşmak için aday oluyorum.
Özgür bireylerden oluşan demokratik ve temiz toplumu yaratmak için aday oluyorum.
Umuyor ve diliyorum ki, bana destek ve yardımlarınızı esirgemeyeceksiniz.
Bu duygularla hepinizi tekrar selamlıyor ve saygılarımı sunuyorum." diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Güncelleme Tarihi: 01 Mart 2015, 23:24