Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı Talat YAVUZ'un ''Çocuk İstismarında Samimiyet Sınavı'' başlıklı yazısı;
Yaşanan insanlık dışı son olaylardan sonra, çocuk istismarı konusunda kamuoyu duyarlılığı oluştu ve yetkililer harekete geçti. Altı bakanlık, alınacak önlemler konusunda çalışma yapacak ve gerekli adımlar atılacak.
İnsanlarımız bu hale nasıl geldi? İnsanlık dışı bu eylemlerin faillerinin hikâyeleri nedir, aile yapıları nasıldır, eğitim düzeyleri nedir? Yaşanan olayların yıllara göre istatistiği nedir? Eskiden gün yüzüne çıkmayan olaylar, bugün daha mı duyulur oldu? Üniversitelerimizin veya ilgili kurumlarımızın, konuyla ilgili araştırmaları var mıdır? Yapılacak çalışmalara uzman katkısı alınmakta mıdır?
Çocuk istismarının, kamuoyunda sıradan siyasi bir konunun tartışıldığı tarafgirlikle tartışılıyor olması, samimiyetten ne kadar uzak olunduğunu göstermektedir. Her kesim, önce kendi tarafında kim varsa onu temize çıkarıyor, sonra da karşı tarafı suçluyor. Yaşanan olayların sebebi olarak herkesin, karşı tarafa söyleyecek çok şeyinin olması bile, bizi doğru düşünmeye sevk etmiyor. Hep beraber yaptığımız yanlışlar var ve doğru neler yapabiliriz diye iyi niyetle yola çıkmadıkça daha çok zaman kaybedeceğiz. Geleceğimiz diyerek üzerlerine titrediğimiz çocuklarımıza yapılan istismar bir insanlık suçudur, hep beraber ne yapabiliriz diye bakmadıkça istismarcılar daha da cesaret bulacaklardır.
Birbirimizi, sizin içinizden daha fazla sapık çıkıyor diye suçlamaktan vazgeçelim. Cinsel sapıklık, sadece bir grubun problemi değildir. Kabul etmekte ne kadar zorlansak da bu durum, toplum olarak yaşadığımız; sebepleri, sayısı, sonuçları ve alınacak önlemleri, maddeler halinde sıralanabilecek toplumsal bir yaradır.
Cezaların caydırıcılığı önemlidir, ancak sadece cezaları artırarak bu problemi çözemeyiz. Eğer bu doğru olsaydı, karşılığı idam olan hiçbir suç, insanlar tarafından işlenmezdi. Çok daha derinlemesine çalışma yapılmalıdır. İnsanların iç kontrollerine yatırım yapmak, çeşitli korkular yüzünden ihmal edilmemelidir. Kim, hangi kaynaktan ilham alarak, suç işlemekten ve canavarlaşmaktan kendini koruyorsa korusun, yeter ki suça bulaşmasın. Bu ilham kaynağı dini inançlar, gelenek, görenek, evrensel ilkeler, insan haklarına saygı vs. ne ise, suçtan koruyan ve topluma faydalı olan ne varsa kıymetlidir, dikkate alınmalıdır.
Çocuk istismarı tartışmalarının, daha çok okullar ve dolayısıyla öğretmenler üzerinden yürütülmesi, dönemin duygusallığına kapılarak yasal düzenlemelerde açıkların oluşması, öğretmenleri haksız suç isnadına karşı savunmasız bırakabilir. Öğrencileri tarafından düşük not, sert söz, ilgisiz kalma gibi sudan bahanelerle, taciz suçlamasıyla şikâyet edilerek mesleğinden olmuş, ağır cezalar almış, yuvası dağılmış öğretmen sayısı hiç de az değildir. Başta öğretmenlerin, idarecilerin, mülki amirlerin ve yargı mensuplarının çok daha özenle hareket etmesi gerektiği bir döneme girdiğimizin farkında olmalıyız. Memura haksız suç isnadında bulunan büyüklere karşı, idarenin karşı işlem başlatması uygulamasının işlediğine hiç şahit olmadık.
İstismara uğrayan çocuk konuşulduğunda, empati yaparak tavır belirlersek, ne kadar büyük bir problemi konuştuğumuzu fark ederiz. Karşılıklı suçlamalar, sadece istismarcıların işine yarayacaktır. Eğitimle, cezalarla, fiziki önlemlerle, teknolojik donanımlarla, inzibati tedbirlerle, toplum duyarlılığıyla, kimyasal hadım vs. en etkin önlemler alınmalı, gündem değiştiğinde yeni olaylar televizyonlara yansıyana kadar konu unutulmamalıdır. Bu sınav, tarafların birinin vereceği sınav değil toplum olarak hep beraber vereceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz bir sınavdır, unutmayalım.
Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2018, 22:50