Doğru zannettiğimiz yanlış sözler

Bazı sözler vardır ki atasözüymüş gibi dilimize yerleşmiştir. Halbuki bu sözler atasözü değildir. Sözün gerçek manada atasözü olabilmesi için, başta o sözün millî ve manevî değerlerimize uyması, akla ve mantığa muhalif olmaması gerekir.

*
Bazen gerçek, bazen şaka yollu söylenen sözler vardır atasözü gibi söylenen. Bunlarda ne millî, ne manevî, ne de akıl ve mantıkla bağdaşmaz. Meselâ; "Üzümü ye, bağını sorma" sözünü söyleyen insan: "Benim için helal haram farketmez, ne bulursam yerim" demektedir aslında.
*
"Salla başını, al maaşını" sözüyle çocuğuna sözde nasihat eden bir baba: "Evlâdım! bütün eğrileri sen mi düzelteceksin? Sen kazancına bak, gününü kurtar." diyerek, sözde çocuğuna nasihat edeyim derken; onu güzel ahlak, adalet ve doğruluk gibi erdemlerden koparmaktadır. 
*
"Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma" sözü maalesef çoğu zaman günümüzde hocayı itibarsızlaştırma maksadıyla söylenir olmuştur. Bu sözü bilinçli söyleyen kimseler art niyetli kimselerdir. Hocalar Hz.Peygamberin varisleridir. Onlar, insanlar ile din arasında köprü misalidir. Bu köprünün yıkılması ile, insanların doğru dine ulaşması zorlaşır. Böyle bir toplumda da hoca kisvetinde birçok hoca müsvettesi hokkabaz gibi ortaya çıkar. Ve neticede fesada uğrar insanlar.
*
"Güzele bakmak sevaptır." sözünü söyleyen kimse mahrem veya namahrem farketmez, gözüme perde çekecek değilim demektedir aslında. Ancak bu kişi, haram lokma kalbi bozduğu gibi, haram bakışlarda kalbi bozacağını unutmaktadır. Evet, ağızdan giren haram lokma kişinin kalbini bozduğu gibi, gözden giren haram bakışlarda kalbi bozar.
*
Hz. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: "Dikkat edin vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi, doğru ve düzgün olursa bütün vücut iyi, doğru ve düzgün olur. O bozuk olursa da bütün vücut bozulur. Dikkat edin o kalptir. (Buhari, İman, 39)
*
Kalp niyet mahalledir. Aynı zamanda nazargahı ilahidir kalp. İnsanın önce niyeti, sonra amelleri bozulur. Onun için kalp çok önemlidir. İşte bundan dolayı haram bakışlardan sakınmakta çok mühimdir.
*
"Güzele bakmak sevaptır" sözünü, güzel bakmak sevaptır diye algılamak daha doğru olacaktır. Anne ve babaya merhamet duygusuyla; eşe ve evlada şefkat gözüyle; kainata ise ibret nazarıyla bakmak bizi sevap kazanmaya ve Hakk'ın rızasına götürecektir. 
*
Hele de öyle bir söz vardır ki; "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye. Bu söz ne millî, ne de manevî değerlerimizle bağdaşmaz. Bu söz ancak bencil insanların gönlünde kabul görecek bir sözdür. Halbuki Allah müslümanları kardeş ilan etmiştir. Ve bunun gereği müslüman, müslümanın derdiyle dertlenmelidir. Müslümanlar, Hz. Peygamberin ifade buyurduğu gibi "bir beden gibidir." Gece yarısında diş ağrısı veya böbrek sancısı çeken kişi, bu ağrıyı ve sancıyı bütün bedeninde hisseder. Bütün beden bu ağrıdan muzdarip olur. Uykusuz kalan ise sadece ne diştir, ne de böbrek...
*
Günümüzde dünyanın dört bir köşesinde, gönül coğrafyamızda nice müslüman, mazlum bir vaziyettedir malesef. Filistin, Arakan ve Doğu Türkistan'da müslümanlar birilerinin zulmü altında inim-inim inlerken, inançlı olan bir kişi, bu duruma tamamen duyarsız kalamayacağı gibi, hiç olmazsa kalbiyle zalime buğzeder. Bu da imanın en alt seviyesidir. Halbuki müslüman insan, Mehmet Akif Ersoy'un şiirinde ifade ettiği gibi, şu duyguda olmalıdır her zaman:
*
kanayan bir yara gördün mü yanar ta ciğerim Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. 
*
Bütün bu ifadeler bize İnançlı bir insanın başıboş yaratılmadığını ve bu dinin, yani islamın inanmış olan insanın; özüne, sözüne gözüne ve dahi her işine karıştığını göstermektedir. Bundan dolayıdır ki, dinin emir ve yasakları mükellef yaştan itibaren başlar ve ta ölene kadar devam eder. Bu kulluğun gereğidir. 
*
İşte bu nedenle üzümü yemeden bağını soracağız ve haramdan sakınacağız. Hocanın doğru dediklerini de, yaptıklarını da yapacağız. Hele Hele, bana dokunmayan yılan bin yaşasın değil, yılan bana dokunmasada yaşamasın diyeceğiz. 
*
İnançlı kimse; ne yediğini, ne söylediğini ve ne yapacağını bilen sorumlu kimsedir. Bu sorumluluğa riayet etmeyen kişi ise sorunludur...vesselam
YORUM EKLE

banner17