Milliyet yazarı Mehmet TEZKAN köşe yazısında ilginç tespitlerde bulundu. İşte o yazı ; 

Kılıçdaroğlu’nun iddiası çok ağır.. Öyle yenir yutulur cinsten değil.. Sessiz kalınamaz, üstü örtülemez..

Geçiştirilemez..

Ana muhalefet lideri; Başbakan Yardımcısı Atalay’ı köstebek olmakla suçladı..

Kimin köstebeği?

Almanya’daki dolandırıcılık şebekesinin Türkiye uzantısı olduğu iddia edilen kişilerin köstebekliğini yapmış..

Bakan’ın Koruma Müdürü, polis baskınını haber vermiş, onlar da bilgisayarlarını temizlemişler..

İddianın özeti bu..

Bakan ne diyor?

Külliyen yalan diyor..

Bu sebeple başlıkta ikisinden biri koltuğunu bırakacak dedim..

Çaresi yok..

*

Kılıçdaroğlu gün, saat, konuşma süresi vererek telefon trafiğini açıkladı..
Gerisi var anlamına gelecek laflar da etti..

Doğruysa..

Demokratik ülkelerde bırakın ilgili bakanın istifa etmesini, hükümet bile ecel terleri döker..

Acayip sıkıntıya girer.. Başı önünden kalkmaz..

*

Diyelim ki; CHP lideri oyuna getirildi.. Bu durumda o da koltuğunda kalamaz..

Muazzam iddianın fos çıkmasının bedelini öder..

Ödemeli..

Demokratik ülkelerde böyle olur.. Bakalım bizde neler olacak?

*

Peki Bakan bunu niye yapmış?

Kılıçdaroğlu eski ortaklar diyor.. Seneler önce birlikte filmcilik şirketi kurmuşlar..

*

Haa, mesele şöyle de kapanabilir..

Derler ki; Koruma Müdürü polisin baskınını kendi imkânlarıyla öğrendi, Bakan’ın makamından ilgili kişileri

aradı, haber verdi..

Koruma Müdürü’nün kellesi gider, görevden atarlar, dava açarlar, sen sağ, ben selamet..

Bu olayın finali muhtemelen böyle bitecektir..

Böyle bitirilmek istenecektir..

*

İşte o andan itibaren kimse çıkıp, gerine gerine; büyük ülkeyiz, demokratik ülkeyiz, başka ülkelere akıl

satan ülkeyiz, demokrasi dersi veren ülkeyiz, yön veren ülkeyiz, dünyanın bilmem kaçıncı büyük ülkesiyiz

demesin.. 

Çünkü bu tür iddiaların üstü muz cumhuriyetlerinde kapatılır..

Dedim ya..

Ya iddia sahibi..

Ya da suçlanan..

İkisinden biri özür dileyerek gidecek..

Finali böyle olmalı..