İdrak ile kâinatı okumak!

İslam dininde okumanın çok büyük önemi vardır. Hz Muhammed'e Allah'ın ilk vahyi hiç şüphesiz ki, "oku" emridir. Kur'an'ın ifadesiyle: "Deki hiç bilenle, bilmeyen bir olur mu?" (Zümer, 9)

-

İlim beşikten mezara kadardır ifadesi, islam dininin özünde bir hakikattir. Ayrıca Hz. Peygamber "İlim her müslüman erkek ve kadın üzerine farzdır." (İbni Mace, Mukaddime, 17) buyurarak ilmin önemini ortaya koymuştur.

-

Okumak, esere bakarak müessiri farkedebilmek; okumak, sanata bakarak sanatkarı görebilmek; okumak, sadece yazılanı değil, tüm kainatı akıl süzgecinden geçirip neticede Hakk'a kul olabilmek; Okumak, bakmak, görmek ama bakar kör olmamaktır.

-

Kainatta hiç bir şey tesadüfen yaratılmamıştır. Güneş, Dünya, Ay vb. her şey belli bir düzen içerisinde hareket etmektedir. Gece ve gündüzün peş peşe gelmesinde, milyarlarca insanın farklı renkte yaratılmasında ve bu insanların, farklı lisan ve lehçeler ile konuşmasında, insanların bir damla sudan meydana gelmesinde, yüce Mevlâ'nın varlığına ve birliğine deliller vardır. 

-

Bu kadar delil ortada olduğu halde, okuduklarından ve gördüklerinden Allah'ın varlığını idrak edemeyenlere, şu gencin durumu ne güzel bir misaldir. Günün birinde bir genç:

-

"Ya Rabbi! Bana kendini göster" diye dua eder. O an koluna rengarenk bir kelebek konar, o yine de:

-

"Ya Rabbi! Bana kendini göster" der. Hemen o esnada bulutların arasından Güneş tüm ihtişamı ile kendini gösterir ve sıcaklığını hissetiriverir. Genç hala:

-

"Ya Rabbi! Bana kendini göster." diye duaya devam eder.

-

İşte maharet o kelebeği ve o güneşi görerek yaradanı fark edebilmektir. Şairin dediği gibi:

-

Olduysa yok iken bu mekan Kendi kendine Ey usta yükselirdi şu han kendi kendine Damlarda diktiğin bacaları söylüyor sana

Nar olmadan tüter mi duman kendi kendine?

-

Okumak, suyun oluşumunu sadece buluta bağlamak ve depremin olmasını sadece fay hattına bağlamak değildir. Gerçek manada okumak, rahmet ve kudret sahibi olan Allah'ın varlığını bu hikmetler ile birlikte idrak edebilmektir. 

-

Hz. Mevlânâ'nın ifadesi ile:

Mademki, değirmen taşının hareketini görüyorsun, daha dikkatli bakta onu harekete getiren derenin suyunu da gör. Daha da ileri giderek, o suyun oluşmasını sağlayan ve yağmuru yağdıran Allah'ı da idrak et.

-

İnsan cismanî ve ruhânî bakımdan yaratılmışların en mükemmelidir. İnsanoğlu kendi varlığının yaratılmasından yola çıkarak yaratanın Allah olduğunu fark eder ve ona kullukta gafil olmaz. Bunun aksi durumda olanlara Yunus Emre şu sözüyle hitap eder:

-

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. 

-

Okumak bir erdemdir, bir fazilettir. Göz ve kulak insan için bilgiye ulaşmaya birer vesiledir. Aynı zamanda bu iki organ bilgiyi toplamada alıcı birer antendir. Yüce Mevla:

-

"Deveye bakmazlar mı nasıl yaratılmış? O Gökyüzüne bakmazlar mı nasıl yükseltilmiş?O dağlara bakmazlar mı nasıl dikilmiş? O yere bakmazlar mı nasıl döşenmiş?" (Gaşiye, 17-20) diye buyurarak insan için kainatta çok büyük ibret sahnelerinin varlığını ifade etmektedir.

-

Kur'an Allah'ın varlığını, birliğini, azamet ve kudretini lisan ile ifade eder. Kainattaki mükemmel düzen ise, yüce yaratanın varlığını haykırır insana sessizce. Bu hali fark edip Allah'a kul olanlar Yüce mevlanın Salih kullarıdır, diğerleri ise Kur'an'ın ifadesi ile:

"Onların kalpleri vardır hissetmezler, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler." (Araf, 179)

-

Okumak; sadece doktor olmak, mühendis olmak, bir ile vali olmak veya ögrencilerin başına bir öğretmen olmak değildir. Asıl okumak; iyi bir insan olmak, Allah'ın varlığını ve birliğini idrak etmek ve neticede ona layık kul olabilmektir.

-

Ne mutlu, okudukları ve gördükleri ile kendi acziyetini anlayıp Allah'ın azamet ve kudretini fark edenlere. 

Ne mutlu, esere bakıp müessîri okuyabilen Allah'ın salih kullarına.

-

Ne mutlu, aklı ile idrak edip gönül gözüyle Hakk'ı görebilenlere... ne mutlu.

YORUM EKLE

banner17