HDP SORUNSALI

‘’Çözümü belli olmayan.’’ Türk Dil Kurumunun Web sitesinde sözlük kısmında ‘’Sorunsal’’ kelimesini
aratınca size 1.sıfat cevap olarak, ‘’Çözümü belli olmayan’’ cevabını veriyor site. Gerçektende uzun
yıllardır Ülke siyasetine baktığımızda, HDP Partisi ve bu Parti yöneticilerinin’’ Sorunsal’’ kelimesi ile ne
kadar uyumlu olduklarını görüyoruz. Tarihi kronolojiye baktığımızda da 38-40 yıl geriye gidiyoruz, bu
‘’Sorunsal’’ durumun başlangıcı olarak. Aslında şöyle diyelim, Devlete kafa tutma ve sözde özgürlük
taleplerinin PKK silahlı terör örgütünün eylemlerinin başlamasıdır diyebiliriz, 38-40 yıl olarak
verdiğimiz zaman dilimini. Hatta PKK’nın ilk silahlı eylemlerine baktığımızda 1978-1980 yılları çıkıyor
karşımıza ve işin tuhaf tarafı bu silahlı eylemleri Maocu (TİKP) Türkiye İşçi Köylü Partisi mensuplarını
öldürerek başlıyorlar, yani Kronolojik olarak HDP ve PKK Sorunsalının Tarihçesi bilinen yakın hafıza ile
45 yıl kadar geriye gidebiliyor; düşünün bu sene Cumhuriyetimizin 100.yılına girdik, yani
Cumhuriyetin kuruluşunun yarısından itibaren bu ‘’Sorunsal’’ durumla uğraşıyor Türk Devleti. Şimdi
bu sorunsal tarafın tarafgirlerine baktığımızda kendilerine bir mağduriyet sayfası açıyorlar ve bu
sayfanın ilk başına da 1980 yılı Askeri darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevinde PKK terör örgütü
mensuplarının maruz kaldıkları kötü muamele ve işkenceyi yazıyorlar; Hatta 2016 yılında TBMM İnsan
Hakları Komisyonunca oluşturulan, 12 Eylül Askeri Darbe sonrası Diyarbakır Beş No’lu Cezaevi
inceleme alt komisyonunda ifade veren ve bu Cezaevinde 11 yıl hükümlü olarak yatan Şükrü Gülmüş
ifadesinde… Diyarbakır Cezaevi olmasaydı PKK diye bir örgüt olmazdı ifadesi ile bu konunun
tarafgirlerinin mağduriyet savlarını destekliyor. Lakin bu mağduriyeti o dönemlerde Ülkücü camiada
yaşadı, kimse çıkıp ta o cenahtan bizlerde acılar yaşadık, buradan bir ‘’Sorunsal’’ durum çıkaralım ve
Devlete kafa tutalım ya da ayrı bölgeler ve ayrı statüler isteyelim diye bir durum da söz konusu
olmadı. Bu yüzden burada yaşanılan mağduriyetlere Devletin üniter yapısı bozulmamalıdır felsefesi
açısından baktığımız da bu mağduriyet bahanelerine hak vermemiz mümkün değildir.
HDP SİYASETÇİ AKLI
HDP Siyasal akımının temsilcilerinin akıllarına ve Siyasal felsefelerine baktığımızda konjonktürel
hissiyatları ve hamleleri haricinde tek bir noktaya odaklandıklarını ve Siyasetlerini bu odak nokta
etrafında kümelendirdiklerini görürüz. Bu odak noktada ‘’Özerklik’’ talebidir, bu talebi öz yönetim
olarak da adlandırmaktadırlar. PKK terör örgütü elebaşı Öcalan ve arkadaşları örgütü ilk kurdukları
yıllarda Kürdistan Devleti kurma hedefi ile yola çıktılar, lakin 1990 yılında SSCB dağılınca bu fikirden
uzaklaşarak
 Türkiye'nin doğu ve güney doğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzey batısını
 kapsayan bölgede öz yönetim kurmayı amaçladılar. HDP siyasetçi aklıda bu amaca hizmet etme
fikri ve felsefesi ile Siyasetlerini sürdürtülmektedirler.
GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN OLMAYACAK AKIL
100 yıl önce Üniter Devlet aklı ile kurulmuş ve 500 yıl hüküm sürmüş bir İmparatorluğun üstüne inşa
edilmiş bir Devletin kendi içinde öz yönetim bölgeleri ile ayrılmasına akıl etmek ve bu akıl uğruna hem
silahlı hem Siyasi mücadele etmek kısa ve öz ifadeler ile gerçekleşmesi mümkün olmayacak bir akla
hizmet etmek demektir.
AŞAMALI OLARAK GERÇEĞİ KABUL ETTİRME
PKK Elebaşı Öcalan’ın 16 Haziran 1988 tarihinde Milliyet Gazetesinden Mehmet Ali Birand ile yaptığı
röportajda kullandığı ifadedir attığımız başlık ‘’Amacımız Türkiye’den toprak koparmak değil,
aşamalı bir şekilde gerçeğin kabul edilmesini sağlamaktır.’’
böyle beyanat vererek akıl ve felsefesini
ve iddiasını ortaya koymuştur PKK elebaşı ve gerçekleşmesi mümkün olmayan bir akıl ile yola
sokmuştur PKK ile organik bağı olan siyasetçileri.
ARAYA BİR NOT EKLEYELİM
Yazımın başından bu tarafa dikkatinizi çekti ise Kürt sorunu kelimesini ve düşüncesini yazımda ifade
etmemeye özen gösterdim. Benim ülke siyasetine kendi bakış açımdan baktığımda ve Devletin
aksiyonlarını yıllardır gözlemlediğimde Kürt sorunu diye bir sorunun ortadan kalktığını, Kürt
vatandaşlarımızın kişisel taleplerinin Devletimizin aklı ile yerine getirildiğini görüyorum. Başta TRT
Kürdi kanalı vasıtası ile Ana dilde görsel ve yazılı basın hakkı ve Milliyetçi cephe ile mevcut iktidarı
karşı karşıya getiren okullarda okutulan andımız gibi uygulamaların kaldırılması, Üniversitelerde Kürt
tarihi ile ilgili bölümlerin açılması vs. gibi uygulamaların hayata geçirilmesi gibi günlük hayatı
rahatlatacak uygulamalar ile Devlet aklı bu sorunları çözmüştür. Mevzunun en önemli kısmı da teröre
bulaşmamak şartı ile Siyasi Partilerin kapatılması Meclisten geçen kanun ile güvence altına alınmıştır.
Bugün baktığımızda 15 Ekim 2012 yılında kurulan HDP partisinin 11 yılın sonunda terörle ilişki dozunu
artırmasından mütevellit kapatma davası ile karşılaştığını görüyoruz. Geride kalan 11 yılda yapılan
tüm seçimlerde HDP Partisinin Parlamentoda muteber bir çoğunlukla kendi ideolojisini temsil ettiğini
görüyoruz. İşin bir başka sakat bakış açısı da tüm Kürt kökenli vatandaşlarımızı HDP partisinin temsil
ettiği kanısına varmak ve bu Partiyi oy için Konjonktürel bir parti haline getirmektir. Bu yaklaşım diğer
partilere oy veren Kürt seçmene de haksızlık olur. Bu başlığın sonunda da şunu belirtmek isterim’
’Araya bir not ekleyelim.’’ başlığımız da değinmek istediğimiz ve vermeye çalıştığımız mesaj, diğer
başlıkta açacağımız konulara bir cevap niteliğindedir.
HALKIMIZIN TALEPLERİ VAR, ÖZ YÖNETİM İSTİYORUZ.
Bir önceki başlıkta Devletimiz ile Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında bir sorun kalmadığını ve bu
sorunların kanunlarla nasıl güvence altına alındığından ve HDP siyasetinin de Parlamentoda uzun
yıllardır temsil edildiğinden bahsettik. HDP’li Siyasetçiler ise tam olarak bu bahsettiğimiz ve çözülmüş
olan sorunlardan beslenerek bir nevi Kürt faşizmi yaparak ortada bir sorun varmış gibi davranarak akıl
yürüttükleri Özerklik veya Öz yönetim talepleri ile siyasetlerini genişleterek Uluslararası alanda da bir
takım Emperyalist güçlerinde desteği ile Siyasi bekalarını devam ettirmenin derdindedirler. HDP
Siyasetçileri Kendi Siyasi emelleri başta olmak üzere ve ABD Devleti ve diğer Emperyalist güçteki
Devletlerin parçalanmış bir Türkiye projelerini hayata geçirme durumunun aracı olarak da Kürt
halkının talepleri var ve bu sorunlar ancak ve ancak Öz yönetim modeli ile çözülür
argümanı üzerine
Siyasi gündemlerine devam ediyorlar ve kendilerine teklif edilen herhangi bir Siyasi ortaklığa da bir
numaralı şart olarak da bu Öz yönetim maddesini koyuyorlar.
BU ÖZERKLİK VEYA ÖZ YÖNETİM AKLINA BİRAZ ÖRNEK VERELİM.
İlk önce çok geçmişe gitmeden 20 Mart 2023 tarihin ’de Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun HDP eş başkanları Pervin Buldan’ı ve Mithat Sancar’ı ziyaretinden hemen sonra HDP
gençlik teşkilatı resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımlara bir bakalım.
Gördüğünüz gibi direk görseli paylaştım, Siyasi bir görüşme yapıldı ve bu görüşme tabii ki
Cumhurbaşkanı adayı tarafından boşuna yapılmadı ve bu görüşmede siyasi destek istendi, HDP
Siyasetçileri ile görüşme biter bitmezde HDP tarafından hemen paylaşımlar yapıldı, daha önce de
dediğimiz gibi bu Aklın bir numaralı şartı Özerkliktir. Ama daha önce de yazdığım gibi konuya direk
oradan başlamazlar önce Ana dilde eğitim vs. ile girerler sonra işi Özerkliğe bağlarlar.
Bir de geçmişten örnek verelim Youtube video oynatıcı sitesine girdiğinizde Pervin Buldan konuşma
vs. yazın biraz aramadan sonra karşınıza tarihini tam olarak tespit edemediğim miting tarzı bir yerde
Pervin Buldan’ın yaptığı bir konuşma çıkıyor, konuşmayı ben size şimdi transkripsiyon olarak
vereceğim. --- Ama geçmiş olsun AKP’ye Kürtler statüsünü elde etti artık, Suriye’de elde edilen
statü çok yakında Kürt halkının mücadelesi ile Türkiye’de de elde edilecektir, Kasım ayının
ortalarında bu iş tamamlanmış sayılacaktır ve ondan sonrası üçüncü aşamadır.
---- Konuşma Kandile
selam çakma ile ve Kandildeki Teröristlere Türkiye’de siyaset yapacaksınız vaadi ile tamamlanıyor.
HDP Siyasi aklının Özerklik ile ilgili söylemlerini buradan yazmaya zaten satırlar da yetmez; Selahattin
Demirtaş’ın Apo’nun heykelini dikeceğiz sözleri de Türk Siyasetine yerleşmiş bölücü sözlerden bir
tanesidir. Selahattin Demirtaş’ın bir başka söylemi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçmek
için yapılan Referandum kampanya döneminde söylediği ‘’Seni Başkan Yaptırmayacağız.’’ Sözleridir,
ne yazık ki Demirtaş’ın ve CHP muhalefetinin buna gücü yetmemiştir, Millet sandıkta son sözü
söyleyerek şu an yönetiliş biçimimiz olan Başkanlık sistemine geçilmesine izin vermiştir. Bu sözün
başka bir perspektif açısı da Demirtaş’ın ve HDP siyasetinin Öz Yönetim modeli önündeki en büyük
engelin Cumhurbaşkanlığı Hükmet etme sistemi olduğunu görmeleridir, buna en büyük örneği de 14
Mayıs seçimlerinden sonra Parlamenter sisteme geçişi desteklemeleri olarak verebiliriz. Kemal beyin
kazanma ihtimalinde bile işi riske atmayarak eski sisteme dönüşü arzu etmektedirler çünkü mevcut
sistemin içinden Öz Yönetim modelinin çıkmasına imkân yoktur mevcut sistem bu konularda daha
otokratik karar verme yetkisini yürütmeye vermektedir. Bu da Üniter Devlet yapısının bozulmaması
açısından sınırları çizilmiş makbul bir yetki alanıdır.

SONUÇ SATIRLARI
Kıymetli okuyanımıza 1 ana başlık ve 6 alt başlık ve sonuç satırları başlığı da dahil olmak üzere toplam
da 7 başlık altında HDP sorunsalını anlatmaya çalıştım. Bu sorunun temel kaynağında da HDP Siyasi
aklının Özerklik veya Öz Yönetim ile yürüdüğünü ve bu aklın Emperyalist güçlerce de desteklendiğini
açıklamaya çalıştım. Bu sorunun karşısına da Türk Devleti aklını koyduğumuzda da hiçbir zaman bu
aklın Üniter Devlet yapısının bozulmasına izin vermeyeceği kanaatine varıyoruz ve bu bizi bir açmaza
ve çıkmaz bir sokağa sokuyor. Bugün HDP sorunsalı diyerek başlık attık, yarın Yeşil Sol Parti diyerek
başlık atarız çünkü isimleri Partileri ve hatta yöneticileri değişiyor ama zihniyetleri ve emelleri
değişmiyor bu zevatların. Bugünkü 14 Mayıs seçimleri konjonktürüne baktığımızda da HDP siyasi
aklının kendilerine en yakın duruşu sergileyen sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında hizalandıklarını
görüyoruz. Bunun nedeni ise Kemal Beyin son 3 yıldır kendilerine açıktan Özerklik şartınızı kabul
edebilirim, Selahattin Demirtaş’ı Hapisten çıkarabilirim mesajlarıdır. Kemal bey seçilirse açıktan
verdiği bu sözleri veya kapalı kapılar ardında verdiği başka vaatleri sözünde durarak yerine getirir mi
bunu seçim sonuçlarına göre değerlendireceğiz. Lakin bu yazının tümünde verdiğim mesaj ve HDP
Siyasi aklının Öz Yönetim duruşlarına baktığımızda HDP siyasilerinin Kemal beyin verdiği sözlerin
arkasında duracağına inançlarının tam olduğu kanaatine varabiliyorum. Sonuç olarak HDP
Siyasetçileri artık kendi siyasi akılları üzerinden kullanılmak istemiyorlar ve bu konuda da yanlış ata
oynama şanslarının olmadığını da açıkça biliyorlar.
YORUM EKLE

banner17