Fatma Genç Ünay "15 Temmuz'un 1. Yıldönümünde Demokrasi Nöbetlerine Devam Ediyoruz"

Fatma Genç Ünay Gazetemize yaptığı açıklamada "15 Temmuz'un 1. Yıldönümünde Demokrasi Nöbetlerine Devam Ediyoruz" Dedi.

Fatma Genç Ünay "15 Temmuz'un 1. Yıldönümünde Demokrasi Nöbetlerine Devam Ediyoruz"

Ak Parti Kartal Belediye Meclis Üyesi Fatma Genç Ünay'ın 15 Temmuz açıklamasıdır ;

15 TEMMUZ’UN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE DEMOKRASİ NÖBETİNE DEVAM EDİYORUZ

Türkiye 2023 hedeflerine odaklandı ve hatta bununla yetinmeyip, 2053, 2071 vizyonlarımızı gerçekleştirmeye yönelik stratejik atılımlar üzerinde çalışıyordu. Bu bağlamda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelen savunma sanayinde dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldıran büyük projelerini, yatırımlarını kesintisiz hayata geçirme yolunda yürürken Türkiye’nin 15 Temmuz  darbe kalkışmasıyla birlikte önünü kesmek istediler. Nihayetinde milletimizin ortak iradesi ve sarsılmaz cesareti karşısında duramadılar. Bir destan yazıldı o gün. 

Son beş yıllık süreçte ülkemiz, demokratik yollarla seçilmiş hükümeti ve sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan ve artık tamamen deşifre olmuş FETÖ terör örgütü tarafından sahneye konulan bir dizi ihanet girişimine tanık oldu. Bu karanlık örgüt tarafından gerçekleştirilen söz konusu girişimlerin en sonuncusu ise, sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine sokaklara bir çağlayan gibi akın eden vatansever, bayrak şuurunu taşıyan vatandaşlarımız tarafından başarısızlığa uğratılan 15 Temmuz darbe girişimiydi. Halkımız sokaklara akın etti çünkü demokrasimizin ve milletimizin geleceği hayati bir tehlike altındaydı. Kendilerini tankların önüne atan bu koca yürekli, kahraman milletimiz; adeta tank, tüfek, mermi olup bu haince girişimi önlediler. 

O hazin geceyi hatırlayalım, 15 Temmuz gecesi hain darbeciler, bu aziz vatanın evlatlarının üzerine haince ateş açtılar, tanklarla milletimizin bedenini değil ruhlarını ezmek istediler ve caddelerde seyreden araçları tanklarla ezerek milletin cesaretini kırmak istediler. Öyle gözü dönmüş bir örgüttü ki, bu darbe kalkışmacıları Cumhurbaşkanımızı ve ailesini öldürmeye çalıştılar, F16 savaş uçaklarıyla o aziz Gazi Meclisini yani parlamentosunu ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesini bombaladılar ki bu girişimler; ülkenin milletinin iradesini bombalamak, yerle bir etmekten başka birşey değildi. Yüce meclise bombalar yağdırmak milletin sinesine bombalar yağdırmaktı...Öyle kanlıydılar ki özel harekât polis merkezine ve milli istihbarat teşkilatı karargâhına da saldırdılar. Genel Kurmay Başkanımızı ve kuvvet komutanlarını rehin aldılar. Askeri komuta merkezleri ile darbe karşıtı medya kuruluşlarına baskınlar düzenlediler, savaş uçaklarıyla alçak uçuş yaptılar ve vatandaşlarımızı, bu vatanın onurlu, haysiyetli, şerefli evlatlarını kadın-erkek, genç-yaşlı demeden alçakça ve vahşice katlettiler. 

 Darbecilerin bu hain eylemleri halkımızı korkutmaya ve sindirmeye yönelikti. Ancak, farklı toplumsal kesimlerden ve siyasi görüşlerden onbinlerce cesur vatandaşımız hayatlarını ortaya koyarak darbecilere karşı ayağa kalkmaktan çekinmediler. Aralarında kadınlar, gençler, yaşlılar ile demokrasinin yanında yer alan çok sayıda polisimizin ve askerimizin bulunduğu 249 vatandaşımız şehit oldu.  Rabbim ruhlarını şad etsin. Vatandaşlarımızın sergilediği bu olağanüstü cesaret ve fedakârlığı asla unutmayacağız. Meclis'in üzerindeki vesayeti kaldıran bir kahramanlık destanı nasıl unutulabilir ki...

Darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanımız halkımızı caddelerde kalmaya, şehir meydanlarında ve kışlaların önünde demokrasi nöbeti tutmaya davet etti. Yüzbinlerce insanımız, her an tetikte ve muhtemel bir yeni darbe girişimine karşı koymaya hazır olarak, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Başbakanlık, kışlalar ve meydanlar gibi çok sayıda önemli noktada tek vatan, tek bayrak ve tek millet için aşk ile demokrasi nöbeti tuttu.   Darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren Batılı ülkelerin yönetimleri ve medya organları, demokrasimize kasteden bu alçakça teşebbüse karşı gereken tepkiyi göstermekte ne yazık ki başarısız oldular. Batılı hükümetler sessiz kalmayı ya da suya sabuna dokunmayan ve geç kalmış açıklamalar yapmayı tercih ederken bu ülkelerin medya kuruluşları da darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyar şekilde yayınlar yaptılar ve adeta darbecilere akıl vererek sınırlar ötesinden darbe sonrası süreci yönetmeye çalıştılar. Kendilerini Mısır’daki darbe karşısında sergiledikleri tavrı yinelemeye hazırlamış görünüyorlardı ancak hayal kırıklığına uğradılar. Mısır’daki darbeye darbe bile diyememişlerdi oysa ve demokrasi aleyhine; ülkenin demokratik olarak seçilmiş ilk Cumhurbaşkanını deviren darbecileri destekler bir pozisyon almışlardı. O zamanki ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Mısır’daki darbecilerin demokrasiyi yeniden tesis ettiklerini bile söylemişti. Kerry’nin şahsında ABD yönetiminin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeye karşı net bir tutum sergilemek yerine “tarafları sakin olmaya” çağırması bu açıdan şaşırtıcı değildi.   Türkiye’nin NATO ittifakı içinde sahip olduğu kritik önemdeki yerine ve Batılı müttefiklerimiz ile güçlü ilişkilerimize rağmen, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından darbe girişiminde karşı desteğini ifade etmek üzere sayın Cumhurbaşkanımızı arayan, herhangi bir Batılı müttefik ülke lideri değil, Rusya devlet Başkanı Putin idi. Darbe girişimini izleyen günlerde ne ABD ne de Avrupa  ülkelerinden üst düzey bir ziyaret ne de demokrasimize güçlü bir destek beyanı vardı. Aksine Batılı medya

kuruluşları oldukça önyargılı ve gerçekleri çarpıtmaya yönelik yayınlarını sürdürürken, Batılı hükümetler de darbe girişimi yerine darbecilere karşı alınan önlemleri eleştirmeye devam ettiler. 

Oysa demokratik usullerle seçilmiş bir hükümet, darbeye karşı kendisini korumak ve halkın hür iradesiyle kendisine verdiği yetkiye sahip çıkmak üzere hukuk çerçevesinde her türlü önlemi alma hakkında sahiptir çünkü egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir, silah zoruyla gaspedilemez. 15 Temmuz darbe girişimi karşısında bu kapsamda geniş çaplı önlemlerin alınması çok daha elzemdi çünkü bu darbe girişimi, yıllarca devletin bütün kurumlarına ve elbette ordumuza gizlice sızmış bir ihanet şebekesi tarafından gerçekleştirilmişti. Son yıllarda FETÖ tarafından sahnelenen ve ülkemizi hedef alan ihanet girişimleri, bu yapının gerçek yüzünü açıkça ortaya koydu ve her türlü suça bulaşmış ve ülkesine ihanette sınır tanımayan oldukça sinsi ve tehlikeli bir terör örgütü ile karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne serdi. 

Ne yazık ki Batılı müttefiklerimiz, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında takındıkları ikiyüzlü, çifte standarda dayalı ve anti-demokratik tutumu, darbe girişiminin FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı gerçeğini görüp buna göre hareket etme hususunda da gösterdiler. 15 Temmuz’dan bu tarafa geçen sürede darbe girişiminin FETÖ terör örgütü tarafından planlanıp uygulamaya konulduğu sayısız somut delil ile ortaya kondu ancak FETÖ terör örgütü ve darbeci Fetöcüler hala dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler tarafından korunup kollanmaya, Türkiye’nin FETÖ ile ilgili talepleri göz ardı edilmeye devam ediyor.  Hayatlarını vatanımız milletimiz ve milletimizin geleceği uğruna feda eden cesur, dirayetli, dik ve asil şehitlerimizi asla unutmayacağız. Özellikle Şehit kadınlarımızı, Türkan Türkmen Tekinleri, Ayşe Aykaçları,  henüz onbeş, onaltı yaşlarındaki şehit gençlerimizi, Mahir Albayrak, Engin Tilbeç and Abdullah Tayyip Olçokları ve darbeci hainlere karşı koyarken gözünü kırpmadan şehadet koşan Ömer Halisdemirlerimizi, diğer kahraman şehit asker ve polislerimizi, binlerce gazimizi asla unutmayacağız.  15 Temmuz köprüsü üzerinde tahkların acımasızca ezdiği Kartal'ın o onurlu, cesur, şerefli, vatansever evladı Şükrü Bayraktar'ı ve 15 Temmuz köprüsünde şehit düşen polis memuru Kemal Tosun'u asla unutmayacağız. Rabbim şehitlerimizin onurlu ve şerefli  ailelerine sabr-ı cemil versin. Kimsenin milletimizin 15 Temmuz’da sergilediği destana gölge düşürmesine fırsat vermeyeceğiz ve 15 Temmuz ruhunu daima diri tutacağız. Bu vesile ile bir kez daha kahraman şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve biliyorum ki tarih yazan bu şehit ve gazilerimizin bu vatanın sinesinde kazandıkları güzide yerleri daima diri kalacaktır. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi '15 Temmuz'da 81 ilimizdeki, ilçelerimizdeki meydanlarda ve tüm Türkiye’de coşkuyla, gururla söylenen özgürlük türkülerinin asıl bestekârı milletimizin bizatihi ta kendisidir. 15 Temmuz gecesi sokaklarda Sünni-Alevi yoktu, Türk-Kürt yoktu, Çerkez-Roman yoktu, o gece meydanlarda sağcı-solcu, zengin-fakir, iktidar-muhalefet yoktu. 15 Temmuz’da tıpkı Çanakkale’de, İstiklal Harbimizde olduğu gibi tüm fertleriyle tek yürek, tek bilek olmuş, iradesini bir avuç darbeciye çiğnetmeyen büyük Türkiye vardı, Türk milleti vardı.'

15 Temmuz gecesi milletimiz iradesine ve bu iradeyi temsil eden Cumhurbaşkanımıza, Hükümetimize ve Gazi Meclise sahip çıkmış, darbecilere dur demiştir. Kurtuluş Savaşını yöneten Gazi Meclisimiz o gece bir kere daha Gazi olmuş, sadece bir darbe girişimi olmanın ötesinde işgal girişimi olduğu bugün daha iyi anlaşılan o haince ve alçakça teşebbüs karşısında ve bombaların altında milletiyle birlikte destan yazmıştır. 

Egemenliğin kayıtsız şartsız kendisinin olduğunu fiilen ispat eden milletimiz, milli irade üzerinde geçmişte olduğu gibi vesayet kurma hevesinde olanlara hadlerini bildirmiştir. Millet olarak, demokrasimizin arkasında kararlı bir şekilde durmaya ve teyakkuz halinde olmaya devam edeceğiz. Çünkü bu ülke hepimizin, hepimiz aynı gemideyiz ve çocuklarımıza daha demokratik, müreffeh ve güçlü bir Türkiye bırakmak istiyoruz. 

Darbe davalarının sonuna kadar takipçisi olacağız, şehitlerimizin ve gazilerimizin her zaman yanında olacağız. Son günlerde FETÖ tarafından 15 Temmuz destanına gölge düşürmek amacıyla yürütülen algı operasyonlarını ve provokasyonları boşa çıkarıp 15 Temmuzun yıldönümünde yine meydanlarda demokrasi nöbetinde yerimizi alacağız.  

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri 'Biz bir kutlu yürüyüşün mensuplarıyız...Bu kutlu yürüyüşte kula kulluk yok, sadece Hakka kulluk var. Fakat kula, çıkara kul olanlar tertemiz ordumuzun içerisine sızmak suretiyle paralel devlet yapılanmasının 17-25 Aralıktan sonra bunların ne olduğu 15 Temmuz eylemleriyle tam manasıyla ortaya çıkmıştır. Bu milletin imkanlarıyla alınan silahları bu millete yöneltecek kadar alçaktır bunlar. Tanları millete yöneltmiş, helikoplerlerle bu milleti vurmuşlardır. Yeterki siz (Aziz milletimiz) bu duruşunuzu devam ettirin. Milletin kendi iradesiyle iş başına getirdiği hükümet görevdedir. Bu beden bu tende oldukça, kefenimizi giyerek bunların karşısına dikildikçe

yapamayacağımız hiçbirşey yoktur. Asla kula kul olmayacağız. Onlar istese de istemese de Hakk nurunu tamamlayacaktır.'

Demokrasinin yanında olan tüm siyasi partilere ve gönüllülerine, hukuk devletinin, hak ve özgürlüklerin, aziz milletimizin ve güzel ülkemizin geleceği için el ele veren, yüreklerini ortaya koyan ve birlik ve beraberliğimiz için ülkemizin sulh ve huzuru için geceler boyu nöbet tutan herkese hassaten şükranlarımı sunarız. Sözlerime son verirken bir kez daha 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Gazilerimize de şifalar diliyorum. Rabbim bu aziz milletin yar ve yardımcısı olsun. 

Güncelleme Tarihi: 17 Temmuz 2017, 11:14

Aytekin Yaşar

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17