Yeni Anayasa hepimizin meselesidir.

Merhaba değerli okurlar. Yeni Anayasa konusunda yaptığım çalışmaları ve konuları bundan sonra ilçem Gazetesi’nde sizlerle paylaşacağım.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlayan yeni anayasa ve sistem tartışmalarına ilişkin süreç tesadüf değildir. Demokratik toplumlarda Anayasaların, toplumsal mutabakat metinleri ve milletin tarihsel arka planının ürünüdür ve Yeni anayasa milletin meselesidir.


YENİ ANAYASA KUCAKLAYICI VE KAPSAYICI OLMALI


Herkesin -benim anayasam- diyebileceği kadar yeni anayasanın kapsayıcı, kucaklayıcı, birleştirici, çoğulcu, bireyin özgürlüklerine dayanan, sistemin işleyişinde ortaya çıkan belirsizlikleri gideren bir toplumsal mutabakat olması gerekmekle birlikte ,  milleti oluşturan bütün bireylerin görüş, istek ve beklentilerini dikkate alarak Yeni ve Milli Anayasamızı yapmalıyız. Türkiye'de her 10 yılda bir darbe üreten sistemi, Yeni ve sivil Anayasa ile birlikte darbe üretemeyecek bir sistem haline getirmemiz gerekiyor.


TÜRKİYE'DE KİMSE 12 EYLÜL DARBE ANAYASA'SINDAN MEMNUN DEĞİL!


Bugüne kadar 12 Eylül anayasasından kimse memnun olmamıştır. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra katılımcı ve kucaklayıcı, bireyin haklarını öne çıkaran Yeni ve sivil bir Anayasanın Türkiye için büyük bir fırsat olacaktır.

Yapılan bütün değişikliklere rağmen, yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının çoğulcu-demokratik anlayışla uyuşmayan felsefesi ve ruhu hala yerinde durmaktadır. Değişikliklerle yamalı bir bohçaya benzemiştir. 1982 Anayasanı devletin ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verememektedir.


DEMOKRATİK SİYASET VE SİYASİ İSTİKRAR İÇİN BAŞKANLIK SİSTEMİ

“ 2001 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik nedeniyle 2001 ekonomik krizi yaşayan Türkiye bir gecede yarı yarıya fakirleşti. Bu krizden önceki dönemlerde de  Cumhurbaşkanları ile Başbakanlar arasında defalarca kriz ve gerginlikler yaşanmıştır. Mevcut parlamenter sistemde yürütme iki başlıdır; ekonomik ve siyasi kriz çıkarmaya elverişlidir. Türkiye'nin gelecekte bu tür bedeller ödememesi için artık tek başlı bir sistem olan Başkanlık Sistemine geçmesi gerekmektedir. Ülkemizin geleceği açısından 15 Temmuz hain darbe girişimini de dikkate alarak kısa vadeli hesapları da bir kenara bırakarak, Türkiye'nin geleceğini düşünmemiz gerekiyor.

Ağustos 2014'te Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halk tarafından ilk kez halkoylaması ile seçilmesiyle parlamenter sistem önemli bir dönüşüme maruz kalmıştır. Böylece fiili durum parlamenter sistemin dışına taşmıştır.

Başkanlık sistemi hem güçlü yürütmeyle istikrarın sağlanmasına hem de demokratik siyaseti güçlendirerek Türkiye'de siyasetin de normalleşmesine fayda sağlayacaktır.”

Sistemin yeniden tanımlanması gerekmektedir. Yeni Anayasa ile sistem tartışmalarının da mutlaka sona erdirilmesi gerekmektedir. Başkanlık Sisteminde seçimden seçime bürokratların değiştirilmesini öngördüğü için bürokratik vesayet karşısında seçilmişlerin dolayısıyla halkın çok daha fazla söz hakkı ve belirleyiciliği olacaktır.  
YORUM EKLE

banner17