Bizim en büyük depremimiz İnönü ve Demirel’le birlikte yaşamaktı!

Bizim en büyük depremimiz İnönü ve Demirel’le birlikte yaşamaktı!
banner46

Fatih Uğurlu (Halil İbrahim Sofrası) köşesinde ki yorumu ile dikkat çekiyor! 

İlk büyük acıyı 1939 yılında taş üstünde taş bırakmayan Erzincan depreminde yaşamıştık. O günlere dönüyoruz ve “Ebedi şef” olarak anılan cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün doğuya, deprem bölgesine hareket eden ünlü Beyaz Trenine biniyoruz. Bundan sonrası o devrin ünlü gazetecisi Emin Karakuş’un “İşte Ankara” adıyla yayınlanan hatıralarında.

Bir duvara yaklaşarak ilk telgrafımı yazmaya başladım, “Erzincan ve yakınlarında ölenlerin sayısı 30 bine yaklaşıyor. Merkezde ve köylerinde ölenlerin sayısı ise 15 binden fazla. Erzincan bölgesiyle henüz bağlantı sağlanamamış olan bu yerlerdeki ölü ve yaralı sayısının daha da artmasından korkuluyor.”

Cumhurbaşkanı İnönü, yurt içinde gezide bulunduğu bir sırada haberi öğrenir öğrenmez Erzincan’a gelmişti. Ünlü “Beyaz Tren” gözalıcı bir halde istasyonu bir baştan bir başa kaplamıştı. Bu Beyaz Tren, Cumhurbaşkanı’nın emrine verilmiş olan bir trendi. Ondan başka kimse binmezdi. Aylarca Ankara istasyonunda bekler, Cumhurbaşkanı memleket içinde geziye çıktığı zaman bu “Beyaz Tren”le dolaşırdı.

Her kompartımanda bir asker, geceleri çift battaniye altında uyurdu.

Cumhurbaşkanı İnönü, o sıralar Üçüncü Ordu Müfettişi olan Orgeneral Kâzım Orbay ile beraberdi. Şehrin merkezine doğru yürümeye başladılar. Yol üstünde yaşlı bir kadın fırladı, İnönü’ye yaklaştı, sargılı başını İnönü’nün göğsüne dayayarak ağlıyor, “Sen sağol paşam” diye inliyordu.

İnönü, ihtiyar kadını avuttu. “Geçmiş olsun, Allah bir daha göstermesin” diyordu. İnönü, şehrin merkezine doğru yürümek isterken Kâzım Orbay, “Paşam müsaade ederseniz geri dönelim. Daha ileride görülmeye değer bir şey yok” dedi ve İnönü’yü geri çevirdi.

Oysa, asıl görülmesi gerekenler daha ilerideydi, bütün korkunçluğu ile el sürülmemiş halde bekleyip duruyordu. İnönü, yarı yoldan dönerek Beyaz Treni’ne bindi, kısa bir toplantı yaptı ve az sonra tren süzülüp gözden kayboldu.

Erzincan’da daha binlerce yaralı Malatya Hastanesi başta olmak üzere yakın il hastanelerine gitmek için tren bekliyordu.

Yıllarca sonra konun Millet Meclisi’nde görüşülmesi sırasında DP Tekirdağ Milletvekili Zeki Erataman, İnönü’nün Beyaz Tren’le Erzincan’a giderken Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Gedeleç ve Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Kâzım Orbay’la kâğıt oynadığını ileri sürdü.

O günlerde bütün memleket kan ağlıyordu. Bu korkunç olay, dış ülkelerde de büyük üzüntü yaratmış, dünyanın en uzak köşelerinden Erzincan felâketzedelerine yardımlar başlamıştı. Amerika’dan kadınlar için gönderilen çamaşırlar daha sonra Kızılay aracılığıyla Ankara’da sosyete kadınlarına satıldı. Ardından 1966 yılında büyük VARTO depremi kapımızı çalar.

Başbakansa bu defa Süleyman Demirel’dir. Başbakan, VARTO’yu ziyaret eder ve en kısa zamanda evleri yıkılanların yerine yeni evler yapılacak ve taşınacakları müjdesini verir. Ne yazık ki bu müjde koca bir yalan olarak hatıralarımıza girecektir. Zira VARTO evleri ancak 30 yıl sonra sahip. Tabiî evleri yapılan bir çok depremzedenin bu süre içinde hakkın rahmetine kavuştuğu anlaşılır.

DİNAR depreminde (1995) ise yayın yönetmeni olduğum ÜSKÜDAR FM kanalıyla topladığımız 5 kamyon yardım malzemesini DİNAR’a götürüp bizzat çadır çadır dağıtılmasını sağlamıştım. Ve orada da devlet ortada hiç yoktu. O gün Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in halk tarafından yuhalandığını bu kardeşiniz şahit olmuştur.

Devlet ve hükümet İzmit, Gölcük ve Adapazarı depreminde de sınıfta kalmıştı. Çünkü devlet ve hükümet üniversite kapısında başörtülü kız öğrencilerle uğraşmaktaydı, ayrıca Kur’an kursu öğrencilerinin hangi yaşta olmaları gibi önemli meselelerle meşguldü. Bugün VAN-ERCİŞ depremi oluyor ve cumhuriyet tarihinin yüzakı bir refleks içinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanları anında olaya müdahil oluyor.

Geçmişte yaşadıklarımıza bakınca bugünkü eksiklikleri bile sineye çekiyoruz. Devlet, hükümet ve millet ayakta. Yaralarımızı kendimiz sarıyoruz. Artık büyük bir devletin, onurlu vatandaşları olmanın hazzını yaşıyoruz. Muhalefete gelince, her zamanki gibi yapılan büyük kurtarma seferberliğine körler. Demirel mi, onu hiç sormayın utancından sokağa bile çıkamıyor!

Güncelleme Tarihi: 27 Ekim 2011, 13:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17