Ticaret ahlâkı

İnsanlar için Yüce Mevlâ yer altında, yer üstünde, karada ve denizde sayamayacağımız kadar bir çok rızık yaratmıştır. Etinden balığına, sebzesinden meyvesine ve daha nice nimetler... hepsi insan içindir.

Bu rızkı elde etmenin birçok yolu vardır. Ziraatle meşgul olmak, sanatla uğraşmak, hayvancılık yapmak, bunlardan bazılarıdır. Ticaret yapmak da rızkı elde etmede çok önemli bir vesiledir.

Hz. Peygamberimiz de bizatihî ticaretle meşgul olmuş ve müslümanları helal kazanç kapısı olan ticarete teşvik etmiştir. Hatta önemine binâen Hz. Resulullah Medine'ye hicret edildiğinde yaptığı ilk işlerden biri de Medine'de pazar yeri kurmak olmuştur. Bu vesileyle camiler manevî kazanç kapısı iken pazar yerleri maddî kazanç kapısı haline gelmiştir. Böylelikle camiler ile pazar yerleri arasında, daha doğrusu dünya ile ahiret arasında manevi Köprüler kurulmuştur.

Hz. Ebubekir, Hz. Osman gibi bazı güzîde sahabeler, Hanefi mezhebi imamı, imamı Âzam Ebu Hanîfe gibi bazı İslam büyükleri ticaretle meşgul olup bu alanda müminlere de örnek olmuşlardır. 

Medine şehrine hicret eden muhacir, Medineli müslümanlarla kardeş ilan edilmişti. Ensardan Saîd Bin Rebî El Ensarî muhacir olan kardeşi Abdurrahman Bin Avf'a:

"Kardeşim! işte malım, işte tarlam yarısı senindir." deyince, Abdurrahman Bin avf kardeşine:

"Malın-mülkün sana hayırlı ve mübarek olsun kardeşim, sen bana pazarın yolunu göster." demiştir ve ticaret de meşgul olup çok büyük bir servet kazanmıştır.

Ticaret ile meşgul olmak, yatırım yapmak, insanlara iş imkanı sağlamak sosyal yardım kapsamındadır. "Veren el alan elden üstündür." buyuruyor sevgili peygamberimiz. Aynı zamanda elde ettiğimiz malın, servetin bir imtihan vesilesi olduğu ifade edilmektedir Kur'an'da.

Her şeyi yoktan var eden Hz. Allah, ticaret yapmakla birlikte hesap gününü unutmayanı da şöyle övmektedir:

"Öyle adamlar vardır ki, ne ticaret, ne alış-veriş kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoymaz." (Nur, 37) "Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 64) diye buyuran Hz. Peygamber dürüst tüccarı şu sözleri ile cenneti müjdeler: 

"Muamelelerinde doğruluktan ayrılmayan, dürüst tüccar; peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdir." (Tirmizi, Buyû, 4) 

İşinde dogru ve dürüst olan esnaf ve tüccar bilmeli ki, rızkı veren Allah'tır. Bu sebeple O'nun ihsanına şükretmeli, tamahkâr değil, kanaatkâr olmalıdır ve bilmelidir ki; "Gerçek zenginlik gönül zenginliği iledir, mal çokluğu ile değil." (İbni mace, Zühd, 49) Yine bilmelidir ki, bu dünya fanî ahiret ise bakîdir. Her insanın hesap gününde bu dünyada elde ettiği maldan ve o malı nereye harcadığından hesap vereceği muhakkaktır. 

Neticede ister fakir olsun kişi, ister zengin bu hayatın sonu ölümdür. Ne güzel ifade etmiş bu hususu merhum üstad Necip Fazıl Kısakürek şu sözleriyle:

Ticaretin tüm ziyan diye bir ses rüyada Mezarına birlikte girecek şeyi Kazan 

Seni gözleyen eşya bit pazarı dünyada Patiska, kefen, çürük teneşir isli kazan Minarede ölü var! diye acı bir salâ 

Er kişi niyetine saf, saf namaz ne ala 

Böyledirde ölüme kimse inanmaz hala 

Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan.

Öyle ise; Ey esnaf ve tüccar kardeşim!

1. İşine besmele ile başla, dürüst ol doğruluktan şaşma.

2. Dünya malı bir imtihandır, sakın helale haram katma. Alış veriş helal, faiz ise haramdır unutma.

3. Rızık Allah'tandır. Allah'a kullukta gafil olma.

4. Temiz ol, işini sağlam ve güzel yap.

5. Namaz dinin direğidir, namazını ihmal etme.

6. Malının zekatını ver. Az da olsa sadaka vermeye devam et.

7. Tamahkâr olma, kanaatkâr ol. Ye, iç ama israf etme.

8. Mal yönünden kendinden aşağıdakine, hal yönünden ise daima kendinden yukarıdakine bak.

9. Çalış ve neticede Allah'a tevekkül et. Şayet tevekkül edersen, Allah senin de rızkını verecektir. 

Her şeyden önemlisi helal kazançtır, ama daha önemlisi, yarın Hakk'ın huzurunda hesabı verilemeyecek kazançtan uzak durmak ve Allah'a hakkıyla kul olmaktır... vesselam

- - - - -

YORUM EKLE

banner17