Mazlumun Ahı Titretir Arş-ı Rahman’ı

“Dünya teröre karşı tek yürek” dediklerinde Afganistan ve  Irak’ta kanın ve gözyaşının alâsını gördük.


“Arap Baharı” dediklerinde ölüm fırtınasının en şiddetlisine şahit olduk.


“Teröristleri etkisiz hale getirdik” diye yapılan açıklamaların ardından parelenmiş çocuk bedenlerini
gönlümüz kanayarak izledik.


Zulüm ehlinin acımasız vahşiliklerine maruz kalan evlatların acılı yüzlerine ve ürkmüş gözlerine bakabilme savaşı verdik.


“Müminler  ancak kardeştirler” ve “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerifleri hiç yokmuş gibi sessizce yaşamaya devam ettik.


Savaşın çocukları dediklerinde, hayır ! onlar ümmetin çocukları diyemedik. 


Olan olaylara,


izzeti ve onuru çiğnenen kardeş yurtlara,

En nihayetinde Müslümanların uğradığı zulüm ve katliamlara sessiz kaldık.


Sustuk… Sustuk… Sustuk…


Diyemedik büyüklerin dedikleri sözleri bile,

Mesela rahmetli Dilaver Cebeci gibi,


Selâm olsun İbrahim’in mübarek ellerine,

Gözleri Kabe siyahı, ümitli çocukların,

Körpe bileklerine, cömert nabızlarına,

Ve, selâm olsun Muhammed’in kırmızı güllerine…


Diye selâm bile edemedik kana bulanan yavruların ardından.


Susmayan yiğitler de çıkmadı değil, bu milletin evlatları arasından.
Şehit Selami AYNUR gibi…


Ne diyordu şehid olmadan evvel hatırlayalım ;


“ Az önce şeker dağıtıp oynadığım çocukların, varil bombaları altında can verdiğini düşünerek yaşamaktansa, burada onlarla ölmeyi severek tercih ediyorum. O çocuklar korkmuyorlar, biz korkmuyoruz! Hepimiz aynı kaderin ortağıyız artık. Birlikte oynayıp birlikte öleceğiz. Yada Zafer bizim olacak”


Rabbim, Resul-i Kibriya (sav) efendimize komşu eylesin…


***


Olaylara baktığımız çerçeveyi genişletmek açısından küçük bir örnek vereyim. Bir hafta önce, Marmara Üniv. Tarih Bölümünden bir dostumuzla yaptığımız bir sohbette aynen şunları söyledi           “ Çanakkale harbinde, şu anki Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan illerimizden en çok şehit veren ilimiz Tokat’tır. Halep’in, Çanakkale’de verdiği şehit sayısı Tokat’ın 3 katıdır.”

İster, Halep’in ve Suriye toprakları içerisinde olan daha nice şehirlerin bin yıllık Türkmen şehri olması, isterseniz de İslâm beldeleri olması açısından bakın, göreceğiniz yegane mevzu mazlum evlâtlar ve umursamayan bir Ümmet olacaktır.

Müslüman’ın derdi ile dertlenemiyorsak eğer, imanımızı sorgulamak zorundayız. Zira Efendimiz (sav) “Müslüman’ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” buyurmuştur.

Memleketin tamamı olanlara kayıtsız değil aslında, Şehit Selami Aynur gibi yiğitlerin açtığı pencereden bakan güzel yürekli insanların, bu bilincin oturması için mücadele ettiklerine bizzat şahit olmaktayım.


Suriye kıyamının neredeyse başından beri, bir grup arkadaş ve ağabeyimin bölgeye bir şekilde insani yardım ulaştırmak için verdikleri gayret hakiki manada takdire şayandır.


Önceleri herhangi bir dernek,vakıf,platform vs. ismi altında olmadan açtıkları yardım stantlarında toplanan yardımları ulaştırıyorlardı. Geçtiğimiz Ramazan-ı Şerif’ten yaklaşık 3 ay kadar önce de Bayır Bucak Türkmen Dağı Kültür Yard. ve Dayanışma Derneği isminde bir dernek kurarak hayrı büyütüp yaydıklarına bizzat şahit oldum.
Yaklaşık 100 tır içme suyu ve 25 tır kuru erzak tırı gönderildi. Bu yardımların Suriye kıyamında saf tutan yiğitlere veya savaşın ortasında kalmış olan mazlumlara yetmeyeceği açık bir gerçek. Ama bu yardımların nasıl bir yaraya merhem oladuğunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.


Malumunuzdur ki, Ramazan ayının getirmiş olduğu manevi iklim vesilesi ile halkımızın hayır yapma isteği artmış ve Ramazan-ı Şerif’in bitmesiyle birlikte yardımlar bıçak gibi kesilmişti.
Bizler de kendi çapımızda destek olabilmeye çalışırken, dostlarımıza “Gidemiyorsanız, kandillerine yağ gönderin” Hadis-i Şerifini sık sık hatırlatmak durumunda kaldık.


Kurban bayramı geldiğinde, yaklaşık 170 adet koç, yine bu ekip tarafından bölgeye götürülüp mazlum ve mücahidlere dağıtıldı.


Ve şimdi…


Yine kendi dar imkanlarıyla yardımların kesilmemesi için mücadele eden bu dostlara ben fakir de katılarak hayra ortak olmaya çalışmaktayım.


Sevgili Dostlar,


Bu yazımı bir Ayet-i Kerime ile sonlandırmak istiyorum.


Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla


“Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler” (Fatır-29)


Saygı, Hürmet ve Muhabbetlerimle…

Aykut GÖRÜR

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yahya Bozkurt Karaot
Yahya Bozkurt Karaot - 8 yıl Önce

Ağzına yüreğine kalemine sağlık Agabey...

Ayşen serin
Ayşen serin - 8 yıl Önce

Yazınızı çok beğendim Aykut Bey, bahsettiğiniz derneğe nasıl ulaşabilirim?

Aykut Görür
Aykut Görür - 8 yıl Önce

https://m.facebook.com/turkmender1/
bu facebook sayfasından ulaşabilirsiniz ayşen hanım

banner17