CÂMİİ VE EZAN

CÂMİİ VE EZAN
Günümüzde daha çok namaz kılmak için kullanılan camilerimiz, geçmişte sadece namaz kılmak için değil birçok önemli işlevi de beraberinde icra edip önemini ve canlılığını koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Peygamberimizin Medine’ye hicretinden hemen sonra yaptığı ilk iş bir cami yapmak olmuştur. Mescid-i Nebevî toplumsal hayatın tam da merkezine inşa edilerek çok büyük hizmetlerin icra makamı ve mekânı olmuştur. Mescid-i Nebevî bugünkü cami işlevinin yanında, ilk, orta ve yüksek tahsil merkezi, öğrenci yurdu, millet meclisi, devlet merkezi, adalet sarayı, genelkurmay başkanlığı gibi çok önemli işlerin makamı ve mekânı olmuştur.

İslâm mimarisinin en güzel örneklerini oluşturan camilerimiz özellikle şehrin en merkezi ve en güzel yerlerinde heybetli azametli duruşlarıyla her zaman insanlara çarpıcı mesajlar vermişlerdir. O güzel kubbeleri ve minareleriyle şehrin tüm yapılarına nazaran sadeliği ve güzelliğiyle farklılığını ortaya koymuştur. Camilerimiz; bırakın İslâmî, imanî ve insanî işlevlerini fizikî varlıklarıyla da büyük bir gerçeği bir an bile durmadan haykırmaktadırlar. O gerçeklerin başında: yüce Allah’ın varlığı, Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliği, namaz, ölüm, âhiret hayatı ve kurtuluş yolları gibi önemli konular en başta gelmektedir. İslâm tarihinde muhteşem bir medeniyet kuran ecdadımız işte bu çok mühim hakikatleri nisyân ile mâlûl insanlar unutmasın diye o semalara uzanan muhteşem heybeti ve azâmetiyle o güzelim câmilerimizi tam da şehrin merkezlerine inşâ etmiş ve belde-i İslâm olmanın alâmet-i fârikası olan camileri bir İslâm mührü olarak şehrin kalbine vurmuşlardır.

Her önemli şeyin kıymeti yokluğunda çok daha iyi anlaşılıyor. Eğer sizler de bizim gibi camisiz bir şehirde günlerce kalmışsanız ve eğer burası da sözde Müslüman ülke diye geçen Azerbaycan ise caminin önemini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Şehrin ruhunuzu sıkan kasvetinden kurtulup sizlere Allah’ı hatırlatacak, gönlünüzü huzur iklimine akıtacak bir sığınak arıyorsunuz. Ama beyhude bu arayışlar. Allah’a düşman, Kitap inancı olmayan, komünist Ruslar tüm Osmanlı eserleri camilerimizi yerle bir etmişler. Camiden mahrum kalan Azeriler de henüz yerlerine yenilerini inşa edemedikleri gibi koca Bakü’de bulunan sadece üç beş camiden biri olan Şehitlikteki Türk Diyaneti’nin yaptırdığı caminin kapatılmasını da engelleyememişler. Bırakın beş vakit namazı, Cumayı, bayramları hatta cenaze namazlarını kılacakları tek bir camileri bile yok. Bu gün yoksa dün olduğu gibi yarın da olacak inşallah.

İmanın ve Hürriyetin Haykırışı Ezanlar

Ezan; kutsal çağrı, özgürlüğün onurlu sesi, peygamberin daveti. Belde-i İslâm’ın en gür ve güçlü alâmet-i fârikası. Ezan okumak için camilerin olması şart değil elbette. Ama ezanlar camilerimizin yüksek minarelerinden o güzel okunuşlarıyla semalarda yankılandıkça daha fazla insana ulaşıyor ve daha bir anlam buluyor. Ezan; şirke, küfre ve zulme; Ömer’in isyanı, Bilâl’in sedâsıyla haykırmaktır. Ezanlar sadece namaza çağırmıyor. Allah’a ve Rasûlullah’a da çağırıyor. Hayatı günde tam beş kez durdurarak tüm insanlığa Hakk’ı, İslâm’ı, adaleti haykırıyor. Ey insan! Öleceksin ve hesap vereceksin, kurtulmak ve ebedi saadete ulaşmak istiyorsan buraya gel, kıl namazlarını ve kurtul hayatın tüm sıkıntılarından diyor ezanlar. Böylesine muhteşem bir tebliğ ve davet ne Hıristiyanlıkta ne de Yahudilikte var. Ezân-ı Muhammedî ile tanışıp ruhunun derinliklerinde kalmış fıtrî sese kulak verip Müslüman olanların sayısı hiç de az değil. Sürekli nefsi ve şeytanla baş başa kalan insanı ezandan daha güzel ne koruyabilir sorarım size.

Aslolan; tıpkı Asr-ı Saadet’te olduğu gibi camilerimizi hayatın merkezine inşa etmek, onları sadece namaz kılınan mekânlar olmaktan kurtarıp, İslâm’ın mektebi olan, değişim, dönüşüm ve imanî şarj merkezleri haline getirebilmektir. Ülkemiz gibi geçmişinde büyük badireler atlatmış ve atlatacak olan Müslüman ülkelerde her şey bir yana; koca bir bedendeki atar bir kalp ve çarpan bir yürek gibi, hayat emaresi sunan ezanlar olmasa bile varlıklarıyla Hakk’ı haykıran camiler bile çok çok önemli bir vazife icra ediyorlar. O camiler duruşlarıyla bile: "Bekleyin Ey zalimler! Yakında nasıl bir inkılap ile devrileceğinizi göreceksiniz." hakikatini haykırıyorlar. Ve mazlum yüreklere umut, zalimlere ise korku salmaya devam ediyorlar. Rabbim yokluklarını göstermesin..

Adnan ELGÜN     Milli Şuur Dergisi
Güncelleme Tarihi: 11 Nisan 2011, 11:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17