Körler, Sağırlar!

Bundan 23 sene önce bir cümle kurmuştum. Hiç unutmadım bu cümlemi. Yıllar geçse de tekrarlamaya devam ederim. Belki bazılarına ağır gelebilir, ben yine de sizlere yazayım.

KOKUŞMUŞ BİR DÜZENİN SALTANAT İÇİNDE YAŞAYAN SÜNEPE ÜYESİ OLMAKTANSA, ONURLU BİR DÜZENİN ÇİLELER ÇEKEN CEFAKÂR AMELESİ OLMAYI TERCİH EDERİM!

Bu düşünce ve bu amaçla gazete çıkartmaya ve mücadele etmeye başladık. Şahsen ben yaşadığım düzenin Ahlaklı, dürüst, çalışkan bireylerden oluşmasını canı gönülden isteyen birisiyim. Bir gerçek var ki, NASIL YAŞARSANIZ, ÖYLE YÖNETİLİRSİNİZ! Gerçeği. Bazı güçler planlı bir şekilde vatandaşların ahlakını bitirmek için medya yoluyla ve başka yollardan mücadele etmekteler. Biliyorlar ki, vatandaşlar güçsüz kaldıkça, ahlakları zayıfladıkça, kendilerini yönetecekleri kişinin de kendileri gibi olmasını isteyeceklerdir. Belki inanmayanlarınız çıkabilir. Çok ilginçtir, koku alma duyumu kaybetmişim. Gerçi bir düzenin kokuşmuş olup olmadığını anlamak için, koku almaya gerek yok. Düzende ki çarpıklıklar, riyakârlıklar, vurdumduymazlıklar, aymazlıklar, menfaat ilişkileri, ahlaki çöküntü kokuşmuşluğu adeta resmen haykırır.

KÖRLER, SAĞIRLAR!

Günümüz de öyle olaylara denk geliyorsunuz ki, “Pes doğrusu!” dedirtecek cinsten. Bireylerin şahsi çıkarları, toplumun menfaatlerini geride bırakmış durumda. Partileri zıt olup, birbirlerini neredeyse sövenler, kapalı kapılar ardında ne işler bitiriyorlar bir bilseniz parmaklarınızı ısırır ve sonunda parmaksız kalırsınız. Ya kuyruğunu rakibine kaptırıp kuzuların sessizliğini oynayanlara ne demeli? O da ayrı bir muamma. Ne demiş atalarımız KÖRLER SAĞIRLAR, BİRBİRLERİNİ AĞIRLAR.

 

Yanlışlara tahammül edemeyip görmezden duymazdan gelmeyenler, mücadele edenlere ise ya ENAYİ ya da DONKİŞOT denilmekte. Donkişot her ne kadar değirmenlere karşı savaşmışsa da, dünya tarihine geçmiş ve herkesin hafızalarına kazınmış bir roman kahramanıdır.

 

Birilerini ENAYİ ya da DONKİŞOT gibi görenler, bir gün gerçek enayinin ve Donkişot’un kendileri olduğunu geçte olsa görürler.

 

23 yıl geçmesine rağmen ben hala, “KOKUŞMUŞ BİR DÜZENİN SALTANAT İÇİNDE YAŞAYAN SÜNEPE ÜYESİ OLMAKTANSA, ONURLU BİR DÜZENİN ÇİLELER ÇEKEN CEFAKÂR AMELESİ OLMAYI TERCİH EDERİM!” fikrini taşımaya devam etmekteyim.

 

Bazen yılgınlıkta gelmiyor değil. Bakıyorsunuz etrafınıza, alan razı veren razı. Memleketin enayisi ben miyim?  Diyerek geri çekilesim geliyor. Ama inancımız hemen devreye giriyor ve işte o an Hadisi şerif uyarıyor beynimi. "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır"

 

Ne demiş Hz. Ali efendimiz "Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Eğilirseniz hem hakkınızı hem de şerefinizi kaybedersiniz"  Çevremize bakıyoruz ve görüyoruz ki, menfaati için birilerinin önünde eğilen, eğilene.

 

Hak’kı üstün tutanların çoğaldığı, haksızlık önünde eğilmeyenlerin yarıştığı bir ortamda görüşmek temennisiyle sağlıcakla kalınız…

 

 

YORUM EKLE

banner17