Kartal'da 50 ağaç kesildiğinde Neden yürümediniz?

Geçtiğimiz yıl Eylül 2012'de Kartal Cevizli minibüs yolu üzerinde, Tekel Fabrikası lojmanları bitişiğindeki arsa içinde bulunan yüz yıllık onlarca çam ağacı kesildi.

Kartal'da 3 gazete bunu haber yapıp herkese duyurduk. Ağaçların her biri yerlerde adeta feryat ediyordu. Yaşları ise 70-100 var idi. Bir başka olay da Karlıktepe'de müteahhidin biri de ağaçları kesti. CHP'li meclis üyesi Orhan İspekter ve DSP Kartal İlçe Meclis üyesi İlhan Güzelgün ile gazeteci arkadaşlarımız engel olmak istediler. Vatandaş şikayetçi oldu. Karakola gidip ağaç sevgileri yüzenden ifade vermek zorunda kaldılar. 






Büyük kamu zararları neden!



Ne oldu peki. Tabii kimseden ses çıkmadı. Gelelim Ak Parti ve Cumhuriyet Halk Partililerin oylarıyla meclisten geçen gezi parkı eylemlerine. Günlerdir kamuya, vatandaşlara, esnafa verilen yıkıcı zararları üzüntü ile seyrediyoruz. Resmi rakamlara göre 1 Haziran'dan 2 Haziran'a kadar 89 polis aracı, 42 özel araç, 18 belediye aracı, 4 bina yakılıp yıkıldı. Halkın parasıyla alınmış arabaların ne suçu var. Halk'ın ne suçu var?


Eylem yapmak, protesto etmek demokrasilerde vatandaşın elbette en doğal hakkıdır. Yakmak, yıkmak, talan etmek ise sadece barbarların yapacağı bir eylemdir. Hele hele, maaşını ve emirleri devletten alan, tek amacı toplumun huzurunu, barışını, milli menfaatlerini korumaya çalışan polis kardeşlerimize saldırmayı toplum hiç yakıştıramadı. Herkes sabah işe gider. Bazı meslekler haricinde ise genelde kimsenin işinde risk yoktur. Ya polis kardeşlerimiz. Onlar sabahları aileleri ile helalleşerek görevlerinin başına giderler. Çünkü akşama dönmeme ihtimalleri var, şehit olma, yaralanma durumları var. Onların hoşuna mı gidiyor sanki kendilerine kaldırım taşları atılsın, onlar da gaz sıksınlar. Bir de onların yerine koyarak düşünmek lazımdır olayları.


Bir zamanlar Muhafazakar kesim her Cuma namazı çıkışı eylem yapıp başörtüsüne özgürlük diye bağırıyorlardı. Bir kısım medya haricinde kimse haber bile yapmıyordu. Onlar neden yakıp yıkmadılar! diye soruyorum. İnanan bir kadın için saçının bir telinin gözükmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü, acıyı sadece inanan bir insan bilir. 


Eylemler halkı huzursuz etti!



Kartal'da 500 bin farklı farklı fikirlerde olan insanlar var. Eylem yapanlara bakıyorsunuz sayıları 10 bin'i bulmuyor. (Birileri facebook'ta 100 bin diye kandırsalar da) 500 binden 10 bin'i düştük. Kaldı 490 bin yurttaş. İstanbul'da ise 17 milyonu geçkin insanlar var. Eylem yapanlar olsun olsun 50 bin olsun-100 bin olsun. Vatandaşlar "10 bin insanın 490 bin insanı, 50 bin insanın 17 milyon insanı rahatsız etmeye, toplumun huzurunu bozmaya ne hakkı var" diye soruyorlar. 


Komşu komşuya küstü!


Küçükyalı'da yıllardır ailece birbirine giden, yemek yiyen, acıyı tatlıyı paylaşan komşular tencere sesinden dolayı kavga edip bir birine düştüler. Küsmüşler, konuşmuyorlar. Oldu mu? Deydi mi? diye sormak lazım. Maltepe'de bir arkadaş yazmış "Kartal'dan sayıları bin olduğu tahmin edilen eylemciler Maltepe'ye geliyorlarmış lütfen gelmeyin! Komşulardan da rica ediyorum, tencere teneke sesi çıkartarak bizi rahatsız etmeyin. Sabah çocuklar okula gidecekler" diyor. Eylemi desteklemeyen çoğunluk, çan çan teneke ile gürültü yapan komşusuna kötü kötü bakma durumuna düştü. 


Soruyorum ;



Sayıları 50'yi bulan ağaçlar katledilirken neden sesiniz çıkmadı, neden yürümediniz? 

Taksim'de ki ağaçlar ağaç idi de, Kartal'da ki ağaçların hiç mi canı yoktu. Üstelik Taksimde ki ağaçların 5 katı çoğunlukta idiler. 

Varsayalım eylemlerle hükümeti düşürdünüz! Sandığa gidenler tuttukları partilerine oy vermeyecekler mi?

Yok sa bu eylemler "Anlaşıldı bizim parti sittin sene iktidar yüzü göremez bari böyle sesini duyuralım" eylemleri mi? 




Yıllarca Türk milleti (laz, Türk, Kürt, Boşnak, şucu, bucu hepsi dahil) için yabancı ülkeler BARBAR TÜRKLER dediler. Bu imajı bozmak için Turizm Bakanlığı yıllardır büyük paralar harcayarak Yurt dışına bizi tanıtmaya çalışmaktadır. Tüm dünya gördü. Müslüman'a, Türk Milletine yakışmayan görüntüleri. Camiye ayakkabı ile girip, çöp atanların, pisliklerini saçanların müslümanlığı ise tartışılır değil mi? 



Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var

Bizler Saddam düşünce bankaları, marketleri talan eden vahşi Irak'lılar gibi değiliz. Bizler Kaddafiyi deviren Lübnanlılar gibi de değiliz. Bizler Adalet getireceğiz diye dünyayı işgal eden ne Amerika, Ne İngiltere, Ne de Fıransa gibi hiç değiliz. Bizler "Bir karıncayı bile incitme evlat!" diyen babaların, annelerin çocuklarıyız. Bizler "komşusu açken tok yatan bizden değildir" inancına sahip müslümanlar topluluğuz.  Bizler komşumuz hangi mezhepten, hangi inançtan olursa olsun acısını, tatlısını paylaşan bir toplumuz. Bu gün her zamankinden daha çok, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır. Bırakalım Seçtiklerimiz demokratik bir şekilde haklarımızı parlamento da ve uygun zeminlerde paylaşsınlar, çözüm üretsinler. her şeyi tadında bırakmak en doğrusu değil midir?


Son söz olarak GELİN CANLAR BİR OLALIM, DİRLİK BULALIM diyorum.




Sağlıcakla kalınız...




 
YORUM EKLE

banner17