Kenan Çakal 'ZAFERE GİDEN YOL!'

Ak Parti İstanbul İl Genel Meclis üyesi Kenan Çakal'ın mecliste yaptığı anlamlı konuşma meclis üyelerine duygu dolu anlar yaşattı.

Kenan Çakal 'ZAFERE GİDEN YOL!'

İşte Kenan Çakal'ın o konuşması ;

"Tarih 15 mayıs 1922 ..Büyük Zafer’den yaklaşık 3-4 ay önce …Ankara’da İzmir gecesi düzenlenmiş…İzmir’in işgalinin yıldönümü ve amaç işgalin kınanması.. Programda müsamere ve şiirlerde var.Şartlar ilkel ,fakat gönüller yüce.. Atatürk,halkın içinde.. Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Muhabirlerinden İzzet Ulvi Bey’in altı yaşındaki oğlu Gültekin babasının yazdığı HINÇ isimli şiiri okur.

 


Düşman,düşman vahşi düşman,      Ey Garp bu mu Medeniyet?   

Geçtiğin  yer ateşle duman                 Zulme bizden yüz bin lanet  !...

Katil Yunan Hain Düşman                  Şarktan size bin bir nefret…

Türk geliyor buna inan                        Ey Garp, bu mu insaniyet?

Elde bomba,ruhta iman                       Lanet, lanet, lanet, lanet…..

Kovacağız seni yurttan.

 


  
 Ben Gültekin feda canım,           İstiklale baş koyanım,

    Yurt kurtulur var imanım,          Türk Kurtulur var imanım.

 


O kadar  alkışlanır ki bir kez daha okur.Atatürkün’de gözleri ıslanır.O gece hemen orada sol cebinden çıkardığı altın köstekli saatini Gültekine armağan eder.Conkbayırında şarapnel parçası isabeti sonucu parçalanan ve Atatürkün hayatını krtarmış olan saatin yerine hediye edilmiş bu saat artık Gültekin’dedir. Gültekinin şiiri ise “O çocuğun sesi hala kulaklarımdadır” diyen Atatürk’ün milli mücadele yılları boyunca hep zihnindedir.

 


Büyük Taaruzun hazırlıkları başlamıştı.Gazi Mustafa Kemal Paşa cepheyi teftişten sonra  Konya’ya gider.Kız öğretmen okulunu ziyaret eder.Okul Müdiresi Atatürk’!e bir tabak hediye eder.Üzerinde Türk Bayrağı ve Namık Kemal’in ünlü beyiti yer almaktadır.



“Vatanın Bağrına Düşman Dayamış Hançerini,

Yok mu dur kurtaracak bahtı kara maderini”

 


Atatürk tabağı alır.. Kısa bir süre düşünür ve şu beyit dudaklarından dökülür.

 


“Vatanın bağrına düşman dayamışsa da hançerini

,Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini”

 


O günlerde ve daha sonra ki günlerde Atatürk’ün ziyaretini Yetimler Yurdu ( Darül Eytam) çocuklarından Nesibe yıllar sonra şöyle anlatmaktadır.

 


“Senesini şimdi pek kestiremiyorum.Fakat mevsim İlkbahardı.Yurdun şurasından,burasından  toplanmış bir sürü çocuk Konya Öksüz mektebinde barınıyorduk.Bir öğle zamanıydı.Tahta masaların önündeki sıralara oturmuş bakır taslarla bulgur pilavımızı kaşıklıyorduk.Birden yemekhanenin kapısı açıldı.Gazi Mustafa Kemal  maiyeti ile birlikte içeriye girdi.O güzel gözleriyle hepimize ayrı ayrı baktı.Saçları altın gibiydi.Kimse bir şey söylememişti.Fakat biz hep birden ayağa kalktık.Sevinçten içimiz titriyordu.Gazi :oturun dedi.”yemekte ayağa kalkılmaz”.oturduk.O geldi hepimizi taslarından birer kaşık pilav yedi.Garip gönlümüz şad olmuştu. Artık anasız, babasız, evsiz, ocaksız değildik.Saçlarımızı,omuzlarımızı okşadı.



“Doyuyor musunuz çocuklar”?
diye sordu.Hiçbir gün bizi doyurmayan pilavlarımızla o dakika doymuştuk.Ertesi gün kulaktan kulağa bize kadar geldi.Son kaşıkta taş çıkmış.Gazi köpürmüş.Bundan sonra hep piurinç pilavı ve muhallebi yedik.Harp içinde olduğumuzu Gazinin vatanı kurtarmak için canını fedaya hazır olduğunu biliyorduk.Bir sabah bize abdest almamızı, Hazreti Mevlana ya gideceğimiz söylediler. Bilir bilmez abdest aldık.Yüzlerimiz sarı, yüreklerimiz heyecanlı yola düştük.Gözlerimizde bizimle pilavımızı paylaşan adam canlanmıştı.Onun sağlığı için,vatanı kurtarması için ovaları inleterek,feryat ederek Allaha yalvarıp dua ettik.



Bir gün yine kapımız açıldı. İçeriye o girdi.Kolları arasında mektepteki öksüz sayısı kadar al, al laleler vardı.



Çocuklar” dedi. Dualarınız kabul oldu.Vatanımız kurtuluyor.Bir zafer daha kazandık.Sonra sevinç gözyaşlarımızı kendi eliyle silerek,her birimize birer tane lale verdi ve “Bunları kitaplarınızın içinde saklayın.Bir hafta sonra gelip göreceğim.



Sevinçten deli olduk.Sanki her birimize saklamamız için yüreğini vermişti.Kim  bilir belki de o bayrak renkli bahar çiçekleri ,babalarımızın kanıyla  boyanmış diye evlatlarına getirmişti. Lalelerimizi kitapların arasında kurutarak sakladık.Kısa bir zaman sonra mektebimiz,kitaplarımız ve içindeki lalelerimiz yandı. Fakat bize vatanımızı veren büyüğümüzün aziz hatırası kalplerimizde solmadan yaşadı.Bugün de o aziz hatıra kalbimde al,al taze taze yaşamakta.Yarın bu dünyadan giderken,kızımla oğluma mukaddes bir miras olarak bırakacağım.  ..    
              

 



15 MAYIS 1919 'DA YUNANLILARA ATILAN İLK KURŞUNLA BAŞLAYAN MİLLİ MÜCADELE 9 EYLÜL 1922 'DE YUNANLILARIN İZMİR'DE DENİZE DÖKÜLMESİYLE SON BULDU. TARİH 13 EYLÜL 1922 ATATÜRK TÜRK ULUSUNA SESLENİYOR ...SESİ DUYGU DOLU... GURUR DOLU...İFTİHAR DOLU:"BEN 1919 SENESİ MAYIS İÇİNDE SAMSUN'A ÇIKTIĞIMDA ELİMDE HİÇBİR KUVVET YOKTU. YALNIZ TÜRK MİLLETİNİN ASALETİNDEN DOĞAN VE BENİM VÜCUDUMU DOLDURAN YÜKSEK VE MANEVİ BİR KUVVET VARDI .İŞTE BEN BU MİLLİ KUVVETE ,BU TÜRK MİLLETİNE GÜVENEREK İŞE BAŞLADIM. AKDENİZ ASKERLERİMİZİN ZAFER EZGİLERİYLE DALGALANIYOR. BÜYÜK VE SOYLU TÜRK MİLLETİ! ANADOLU'NÜN KURTULUŞU VE ZAFERİNİ TEBRİK EDERKEN SANA İZMİR'DEN ,BIIRSA'DAN,AKDENİZ UFUKLARINDAN ORDULARIN SELAMLARINI DA TAKDİM EDİYORUM."



 
SAVAŞ MEYDANLARINDA EŞSİZ KAHRAMANLIKLAR VE MERTLİKLER GÖSTERMİŞ OLAN SUBAYLARIN ,ERLERİN VE KOMUTANLARIN HER BİRİNİN AYRI AYRI BİR YİĞİTLİK VE DESTAN OLUŞTURAN DAVRANIŞLARINI KUTSANACAK BİR OLGUNLUKLA ,SAYGI VE BEĞENİ İLE ANAN MUSTAFA KEMAL BU KAHRAMANLIK MEYDANLARINDA ALLAHIN RAHMETİNE KAVUŞMUŞ OLANLARIN RUHLARINA HEP BERABER FATİHA OKUNMASINI DİLİYOR VE SÖZLERİNİ " SAVAŞ MEYDANLARINDA ÖLENLERİN ANALARINA, BABALARINA BAŞSAĞLIĞI DEĞİL TEBRİKLERİMİZİ ULAŞTIRALIM "ŞEKLİNDE NOKTALIYORDU.



BAŞTA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAK ÜZERE KURTULUŞ SAVAŞINDA BU VATAN UĞRUNA HAYATINI

KAYBEDEN TÜM ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ,YAŞAYANLARI DA MİNNETLE ANIYORUZ. SAYGILARIMLA.

 

 

KENAN ÇAKAL 

AK PARTİ KARTAL İL GENEL MECLİS ÜYESİ

Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2013, 08:31
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17