Gazetemize ziyarette bulunan Belediyecilikte tecrübeli Uluslar arası çalışmalara imza atan Mimar Hüseyin Karakaya çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Sayın Karakaya uzun zamandır sesiniz, soluğunuz çıkmıyor. Siyaseti bıraktınız mı?
Öyle bir şey yok. Siyaset bir hizmettir. Hizmetin vakti, saati, yeri olmaz. Bizler hizmet etmeye devam ediyoruz.
4 yıl önce ki Kartal’la 4 yıl sonra ki Kartal arasında fark var mı?
Maalesef 4 yıl önce ki Kartal’ı nasıl bıraktıysak, 4 yıla yakın zaman geçmesine rağmen aynen öyle duruyor. Sadece 1-2 fark görüyorum. Kırmızı girilmez tabelaları. Gidip Girilmez yazan tabelaların birinde yanında bekleyelim. Göreceksiniz ki, Girilmez tabelasına rağmen araçların nasıl girdiğine tanık olacaksınız. Yasakçı zihniyet olmaz. Bunu kimseyi kötülemek için söylemiyorum. Yollar bireylerin yürümeleriyle kendiliğinden oluşur. Yöneticiler de vatandaşları izlerler yolları onlara göre yaparlar. İkinci gördüğüm şey ise son dört yılda bol bol heykeller. Sanata karşı olduğumdan değil. Ben mimarım. Sadece heykellere yönelmiş olmayı doğru bulmuyorum. Bir tek bu işi yapmak Kartal’a bir şey kazandırmaz.
Belediye başkanı “geldim, gördüm, öğreniyorum” derken gitti 5 yıl!
Kartal’ın en büyük sorunu ticari ve ekonomik olarak gelişmemiş olmasıdır. Bunun en büyük nedeni ise vizyon projelerin olmamasıdır. Bizim vizyon projelerimiz vardı, bunlardan bir tanesi de Teleferik projesi idi. Sadece bu projemiz olsaydı, insanlar akın akın Kartal’a gelecek eğleneceklerdi ve esnafa, dolayısıyla Kartal’a hareketlilik gelecekti. Belediyecilik bir bilgi gerektiriyor. Belediye Başkanlarına bakıyorsunuz bu hep böyle oluyor. Geldim, gördüm, öğreniyorum derken gitti 5 yıl. Sonra ne diyor ‘Tüh tam öğrenmeye başlamıştım gitti 5 yıl!’ diyorlar. Belediye başkanı, Kartal’a zaman kaybettiren değil, belediyeciliği öğrenmeye gelen değil, belediyeciliği bilen biri olmalı.
Kartal Belediye başkanına bir mesaj vermek istermisiniz?
İyi bir idareci, iyi bir belediyeci ekibini iyi kurandır. Bilgiye fikre önem verendir. Hiçbir fikri küçümsememelidir. Birisi bir fikir veriyorsa, değerlendirmelidir. Ben belediye başkanı olsaydım, istişareye çok önem verirdim. Sayın başkan bunu yapmış olsaydı, zaten bugün ortaya bir şeyler çıkardı.
Gazetecileri mahkemeye vermeyi doğru bulmuyorum!
Bu arada basından öğrendiğim kadarıyla gazetecileri mahkemeye vermiş. Görevini yapan, kamu hizmeti gören gazetecileri mahkemeye vermeyi doğru bulmuyorum. Bir kere yasaklar doğru değil! Basına yasak koymak doğru değil. Bırak gazeteci istediğini yazsın. Yazsın ki eksiğimizi görelim. Eksikliklerimizi görmeden biz nasıl kendimizi tamamlayacağız. Eleştiriye tahammül etmezsek biz nasıl doğru işler, doğru projeler yapacağız. Mahkemeye vermek, dışlamak, yasaklama kesinlikle doğru değildir. Basın demek sizin yaptıklarınızı halk’a, halk’ın taleplerini de size ulaştırmaktır. Basını maalesef birileri dışlıyor, birileri kovalıyor, birileri de mahkemeye veriyor. Bunlar doğru işler değillerdir. Toplumu bilgilendirme görevini bu kadar zor şartlar altında yerine getiren basını dinlemek lazımdır. Çünkü onlar, toplumun gözü, kulağı, sesidirler. Duymadıklarımızı duyururlar, görmediklerimizi gösterirler.
Güncelleme Tarihi: 24 Aralık 2012, 00:07
önce meselenin ne oldugunu bilmelı ınsan.lider durusu olmalı.dürüst olmalı.adam olmalı.saygılı olmalı.tecrube olmalı.bırıkım olmalı.huseyın beyde bu ozellıklerın varoldugunu gormek benı sevındırdı.gelecek guzel gunler bızı beklıyor.ha gayret.