Hangi politikacı hangi gazetecinin gırtlağını sıktı?

Evet, bu olay yaşanmıştır ve doğrudur. Hangi politikacı hangi gazetecinin gırtlağını sıktı? Bu olay yaşanırken kapıyı kim tuttu? Kapıyı tutan gazetecimiydi? Bu gün bunu artık yazma vaktinin  geldiğine düşünüyorum.

***
10 Ocak dünya çalışan gazeteciler günüymüş! Öncelikle, arayan, mesaj atan, çiçek gönderip kutlayan tüm dostlara teşekkürlerimi sunuyorum.
***
Her 10 Ocak'ta nedense içime sinmeyen bir şeyler olur. Yerel Gazetecilik özellikle İstanbul'da adeta can çekişiyor. Halk gazetesine sahip çıkmıyorken, İş bilen politikacıların ise zayıf ve güçsüz bir gazeteci işlerine geliyor. Bu gün bir çok gazeteci asgari ücretin altında bir gelirle ayakta kalmaya çalışıyor maalesef. Böyle bir durumda ki gazeteciye, gününü kutlarım dediğinizde içinden acaba neler diyordur söyleyene.
***
Yerel de gazetecilik hızla irtifa ve itibar kaybediyor. Ucuz bir fotoğraf makinesi ve ucuz bir Web haber sitesi kuran karşınıza gazeteci diye çıkıveriyor. Etliye sütlüye karışmayan, kamu menfaati için bir haber bile yapmayan, hatta acıdırki yapamayanlara da gazeteci diyor birileri.
***
Oysa ki Hak'kı, hakikati savunan gazetecilik bana göre dünya da sayılı kutsal vazifelerden olup, sayısı iki elin parmaklarını bulmayan mesleklerden bir tanesidir.
Gazetecilik gerçekleri inşa, yanlışları ifşa etme cesaretini gösteren bir meslektir.
Bu yüzdendir ki güçlü bir gazeteci, ancak halkın destekleri ile halkın ve kamunun menfaatlerini en güzel şekilde savunabilir. Bu mesleğin okulundan mezun olanlarda gerekli cesaret, azim ve sabır olmadığından, bizim gibi alaylıların mesleği haline gelmiştir gazetecilik.
***
Gazeteciler tehditlere, ambargolara ve hatta yeri geldiğinde şiddete dahi maruz kalarak bu mesleği layıkıyla yapmaya çalışmaktadırlar. Daha geçen hafta bir abimiz, "Yıllar önce Silahıma mermileri doldurdum, seni aradım çarşı pazar vuracaktım. Bir iki yerden 'Aytekin bizim abimizdir, yakınızdır. Ona yanlış bize yanlış!' dediler, vaz geçtim. Sen neden haber yapıp ekmeğimle oynadın!" Dedi. Bana kızarak bunları söyleyen abimize dedim ki, "Haberimde yalan yoktu, iftira yoktu. Belgelerim sağlamdı ve o yerin senin olduğunu dahi bilmiyordum. Yani senin düşmanın değilim ki, niye ekmeğinle oynayayım abi? Tek amacım ve vazifem kamu menfaatini savunmaktır" Dedim. Bu yaşça büyük abimiz de bana bundan sonra kardeşimsin bir sıkıntın olursa ara hemen gelirim!" Dedi. :)
***
Daha geçen yaz bir Fetöcü çarşıda şahsıma gider yapıp, "Ekmeğimle oynadın 3 milyon TL. Zarar ettim. hesaplaşacağız!" Dedi. Ona cevaben "Bu gün şimdi bu meydan da hesaplaşalım! Sen beni tehdit mi ediyorsun? Buyur ben hazırım." Dedim. Konuşunca oda şahsını tanımadığımı ve kamu için vazife yaptığımızı anladı ve olay tatlıya bağlandı. (İnşAllah)
Aslında şimdiye kadar yaptığım haberler de hiç bir zaman muhatabım kim? Karşı taraf nasıl hamleler yapar diye düşünmedim ve korkmadım. Allah doğruların yanındadır diyerek yazmaya devam ettim.
***
Bu gün bizleri üzen ise konuşmaya geldiğinde hür basın, özgür basın diye ahkam kesen samimiyetsizlerdir. Gazetecilik hakikati cesurca yazan bir meslek olmalı diye gazeteciler eleştirilirken, gerçekte gazete ayakta kalsın diye abone olmaya bile tenezzül etmeyen samimiyetsizlerin timsah göz yaşlarını maalesef esefle izliyoruz. Politikacıların bazıları ya işleri düştüklerinde yada yarın bir fırıldağım ortaya çıkmasın diye gazetecilere seviyormuş, sayıyormuş gibi davranış sergiliyorlar. Oysa ki günahları kadar sevmezler gazetecileri.
***
Yıllar önce bir gazeteci dostumuz başına gelen olayı bana anlattı. Bir politikacı gazeteciyi bir odaya çağırdı. Yanında ki diğer kişi ise kapıyı tuttu. Politikacı gazetecinin boğazına  sarılıp, sağlı sollu tokatlar atıp hakaretler etti. (Videosu mevcut, arşivimdedir.) Bu gazeteci halen Kartal'da ve çoğunuz tanıyorsunuz. Kendisi bir gün açıklamak isterse açıklar. Yoksa benim ismini yazmam etik olmaz. Gazetecilik işte bu kadar da zor bir meslek. Gazeteciler ile gaza-tecileri ayırmak lazım.
***
Bu arada Yerel gazetecilerde Fetönün basın ayağına dokunmadı devletimiz. Birde yabancı istihbarat servislerine çalışanları, memleketin bölünmesi hayali kuranlara da dokunmadı devletimiz. Sap ile samanın ayrılacağı günlerin özlemle bekliyoruz.
***
Bu 10 Ocak'ta tarihe not düşmek için şimdilik bu kadar yeterli diye düşünüyorum.
*
En kalbi selamlarımla...

YORUM EKLE

banner17