DSP'nin Taksim Gezi Parkı Görüş ve Önerileri

Demokratik Sol Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın Taksim Gezi Parkı direnişi ile ilgili görüş ve önerilerini halkımızla paylaşmak istiyorum, bilgilerinize arz ederim.


Baki Can

 

DSP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI' NDAN


Bedelini ödemeyi göze alanlar için özgürlük her zaman ve her koşulda vardır…


Ağaçların katledilmesine teşebbüs edilince, kendini; solcu, sağcı, sünni, alevi, muhafazakar ya da başka bir sıfatla tanımlayan genç zihinler Gezi Parkı’ na koştu. Onları, yani bizi, yani sizi; sıcak yataklardan alıkoyan, TV başındaki konfordan uzaklaştıran sebep çok basitti: Ağacımı kesme, doğayı kirletme, bırak iki dakika nefes alayım!


ÇOK GÖRDÜLER…


İktidarı kullanan ise, bu basit ama çok temel talebi hor gördü. Çünkü ona göre; nefes almak isteyen bu gençler çapulcu ve peşin fikirli kişilerdi. Bizlerin; tek bir parti ya da ideoloji etrafında birleşemeyecek kadar renkli, tek adam tanımayacak kadar özgür kişiler olduğumuzu görmek istemediler.


Halbuki doğayı namusumuz sayan bizlerin haykırdığı, herhangi bir batı demokrasisi için çok sıradandı: Ağacımı kesme, yaşamıma karışma, BANA BAĞIRMA! Sokaktaki amca, kapıdaki teyze, üniversitedeki genç, camideki cemaat, lisedeki kardeş; her biri ayrı ayrı özgürlüğün bedelini ödemeyi göze aldı ve onu seçti.


Şimdi herkese düşen bir görev var:


HÜKÜMET EDENLER:

Öncelikle ağacımızı kesmeyin. Çevreye saygılı olun. Nefes almak istiyoruz. Sizin çocuklarınız da nefes alsın istiyoruz…

Bir de bağırmaktan vazgeçin. Ne yapmamız, ne giymemiz, ne yememiz gerektiğine de karışmayın. Allah hakkı için karışmayın! İnanın biz kendi seçimlerimizi yapabilecek kadar olgunlaştık. 

Sonra bizi dövmeyin artık. Gaz da sıkmayın. Önce dudakları yakan, sonra gözlerden yaş getiren, bazen de mideye kadar yanma hissiyle dolduran o şeyi bize sıkmayın; o kimyasal silahı bize çevirmeyin. Madem ki kendinizi bu milletin babası sanıyorsunuz, o halde söyleyelim, baba bunu evladına yapmaz. Siz de yapmayın…
Unutmayın ki bu halk, aman diyene davranmaz, nedamet getirene hor gözle bakmaz…


EYLEM ALANINDAKİ KARDEŞLER:

Harika bir topluluk olduk. Lider tanımadık. Parti tanımadık. Hükümet de tanımadık. Ne demiştik söze başlarken? Bedelini ödemeyi göze alanlar için özgürlük her zaman ve her koşulda vardır.


Biz bedel ödedik. 2013 yılında darağacı gibi bir bedel olmadığından olsa gerek, tüm bedenimizle olmasa bile; ciğerlerimizle, gözlerimizle, dudaklarımızla, ellerimizle, o koşturmaktan şişen ayaklarımızla bedeli ödedik. Özgürlüğü, kaliteli yaşamı hak ettik.

Ama bir şeyi eksik yaptık:

Yüzde birimiz bile olmayacak toplulukların barbarlığını önleyemedik. Önleyelim! Bu direnişte örgütsüz olmanın güzelliğini fark edemeyenleri yeterince dışlayamadık. Dışlayalım! Marjinal grupların, tehlikeli partilerin bu direnişi bir parti propagandasına, bildiri dağıtma yerine çevirmeye tevessül etmesine yeteri kadar tepki vermedik. Verelim! Polise ya da başkalarına saldıranlara yeterince haddini bildiremedik. Bildirelim! İşte bunu yaparsak, işte o zaman hükümet edenin polisine karşı daha güçlü, hükümet edene karşı daha dik, dünyaya karşı daha pozitif olacağız. Yani başarmış olacağız…


MEDYA:

Size ne diyelim? Cevabı sosyal medyadaki dostlar verdi zaten. 
“Twitter sapıtır” falan hiç demeyin. Haber vermezsen, vereni suçlayamazsın. Ne demiştik? Özgürlüğün bedelini ödemeyi göze almayanlar, onu alamazlar. Sen haberinde otokontrolden ölürsen, otokontrolden ölmeyenler o haberi yapar. Sen istediğin kadar görmezden gel, halkın gördüğünü halktan gizlersen, “üç beş çapulcu” bu oyunu bozar.


ŞİMDİ:

75 milyon olarak (Sn. Erdoğan buna siz de dahilsiniz) sakin olalım. Mevlana’ nın dediği gibi önce “yavaş” olalım. Partisizlere, partilere, STK’ lara, kısaca tüm kesimlere iş düşüyor. Kardeşlerin birbirini katlettiği dönemler 80 öncesinde kaldı. Birbirimize kıymayalım.


Hükümet : Emir kulu polisini yavaşça yere bırakacak ve usulca uzaklaşacak. Orantısız güç kullanıp ölüme, yaralanmalara sebebiyet verenler bulunacak ve bağımsız yargı önüne çıkarılacak. Bir daha hiçbir kolluk görevlisi; kendi halkına, kendi kardeşine, kendi komşusuna, kendi evladına sopayla saldırmayacak, oraya buraya gaz sıkmayacak. Artık, başbakan, kendisine oy veren kardeşlerimizi, kendisinin emir kulu sanmayacak. Bu ülkenin her renkten çiçeklerden oluşan bir bütün olduğunu artık hükümet de idrak edecek.


Medya : Artık hiçbir şey yapmasalar da olur…


Ağacına sahip çıkan bizler : Barışa hizmet etmeyen tüm duygulardan ve hareketlerden uzak duracağız. Yürümek, direnmek, sıkılan gazın acısını ilaçlı suyla gidermek çok güzel… Ama artık yazmak ve üretmek zamanı. Çünkü bu ağaçlar, Gezi parkı, ülkemizin özgürlük simgesi oldu. Bu fırsat her zaman gelmez. Özgürlüğümüzün fikri temelini kuracağız, az uyuyacak ve çok işler başaracağız. Bu topraklarda, özgürlüğümüze dair tek kısıtlamanın Gezi parkına dair olmadığını bileceğiz ve bu duyarlılığı her alanda durmaksızın göstereceğiz. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Özetle, artık kimsenin bizim hayat alanımıza karışmasına izin vermeyeceğiz.


Kamuoyuna saygıyla duyururuz.


DSP İstanbul İl Başkanlığı.

 

 

YORUM EKLE

banner17