Bir yetimin bayramı olmak!

 Bayram deyince akla gelen kutsal günleri veya milli kimliğimiz için önem arz eden günleri düşündünüz değil mi?

Peki nedir bayram?

Her yıl benzer zamanlarda veya aynı tarihlerde kutlanılması gereken özel günler mi, yoksa bir çocuğun, bir mazlumun, bir yetimin yüzünü güldürmek mi?

Şimdi sıyrılın tüm günlük düşüncelerden ve Asr-ı Saadet’e gidelim;

Resulullah (sav) bayram namazını Mescid-i Nebevi’de kılıp hane-i saadetlerine doğru giderken, oyun oynayan çocukları görür, bayram çocuklarını. Sonra dikkatini bir tanesi çeker, oyun oynamıyor, kenarda mahzun mahzun oturuyor, üstü başı eski, hemen yanına gidip selam verir Allah resulü (sav)

-         - Selamun aleyküm çocuk, sen neden mahzunsun? Neden oynamıyorsun arkadaşlarınla? Bu gün bayram, sen neden bayram etmiyorsun?

Çocuk cevap verir,

-        - Ya ResulAllah, benim babam Uhud gazasında şehid oldu. Ne annem var ne babam kimim kimsem yok, bayramlığım yok, karnım aç, ben nasıl bayram edeyim?

İçlenir Yetimler Serveri (sav),

-        -  İster misin bize gidelim? Ben senin baban olayım, Aişe annen, Fatıma kardeşin olsun ister misin?

Çocuğun gözlerinde bir ışıltı belirir, tutar Allah resulünün (sav) elinden yollanırlar hane-i saadete doğru.

Karnı doyar, üzeri yeni giysilerle donatılır,eli yüzü yıkanır.

“Adın ne?” der Allah Resulü, “Buceyr” ya ResulAllah.

“Senin adın Beşir olsun” der Fahr-i Kâinat (sav).

Beşir bin Aktâ (ra) ömrünün sonuna dek Efendimizin (sav) hizmetinde bulunacak bir sahabe olmuştur artık.

Oyun oynayan çocukların yanına gider Beşir, oyuna katılmak, bayram etmek için. Çocuklar şaşırır,

-         
   - Ne oldu sana? Demin mahzundun, kıyafetlerin eskiydi, ne oldu?

Başından geçenleri anlatır hz. Beşir, Resulullah (sav) beni hanesine götürdü, babam oldu benim, Aişe annem, Fatıma ablam oldu.

Bu kez diğer çocuklar mahzunlaşır.

-          Keşke bizim babamız da şehid olsaydı da Resulullah (sav) bizi de hanesine götürüp babamız olsaydı, Aişe annemiz, Fatıma ablamız olsaydı.

İşte, Allah Resulü (sav) böyle bayramı olmuştu Beşir’in…


***

Bir çocuğun bayramı olmak, bir mazluma kanat germek, İbrahim’in (as) ateşine ağzında su taşıyan karınca misali mazlumdan yana saf tutmak, vallahi hem bu dünyayı hemde ahiretimizi kurtaracaktır.

Geçen yazımda bahsetmiştim, ümmetin Mazlum evlatlarından. Varil, misket, fosfor, füze vs. vs. aklınıza ne gelirse dünyalarını cehenneme döndürecek hepsine maruz kalan Ümmetin çocukları. Bu evlatlar aç, susuz, çıplak, mazlum,

Bu suskunluk bizi yakar mı? Vallahi yakar…

Haydi, bayram olsun Halep’in mahallelerinde. Bayramı olalım üç beş yavrunun…


Bu yazımızı da bir ayetle neticelendirelim ;


BismaillahirRahmanirRahim

“ … Ama insan, her zaman Rabbi onu sınayıp da, ikramda bulunur, nimet verirse, “Rabbim beni zillete düşürdü” der. Hayır, hayır doğrusu siz Yetime ikram etmiyorsunuz…” (Fecr/16-17)
SadakAllahül Azim


Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle…

Aykut GÖRÜR

YORUM EKLE

banner17